Masanın üstünde çok fazla şey var

ve biraz karışık mp3 gibi kafam

İç savaştan yeni çıktım

Tedirginliğim bundan akşam sofralarında

Müzakereler hala sürüyor ama

elimde bir zeytin dalı

elimde bir zeytin dalı

Korkuyorum, yani

Kursağımda kalıyor attığım barış naraları.

Nasıl uyuyoruz bilmiyorum ama

Utanmadan her gecenin sabahına

gözlerimizi açan o şey her neyse işte

sokaklarda canımıza okuyor.

Stoklarla sınırlı her yeni sevişme

Gölgen için kendine güneşler arama

Bak ellerinden trenler geçiyor

Sen görmemek için gidenlerini

Kremler sürüyorsun ellerine.

Eteğimin boyu manşetlerde

Kahkahalarımın desibeli ölçülüyor köşelerde

El ele tutuşacak gibi oluyoruz

Bir güvercin havalanıyor bir tilkinin ağzından

Ağzından kan fışkıran

Tüm zalimlerin canı cehenneme.

Yan komşum duymasın aman

Göğsümde açan çiçekleri sessiz öp

Bu makaslar ömrümüzün kırıkları için

Korkma al, son kalan bir tutamım ben

Hiç çekinme sen de kes.

Kaburgalarımda oturma izni almamış

Kaçak bir mülteci var

Akdeniz'e vurmadıysa bedenim

Ki benim bedenimden cesetler fışkırır

Bir yardım çığlığı gibi,

Dişimden tırnağımdan arttırdığım ne varsa

Koşa koşa şiir oluyor.

Yalın ayak biniyorum sana giden her otobüse

Kuşlardan bilet almıyoruz beyler

İlk hedefimiz Akdeniz, lütfen ilerleyelim.

Bir ekmeğim var bölüşmek için seninle

Bir kravat bağlarsın diye

bir de sirkeli mendil alnının ateşlerini alsın

Uzansam kucağından gökyüzüne

yüzümün yıldızlarını öper misin?

Bak beyaz bayraklar sallanıyor kurşunlar yorgun

Müzik duruyor mesai bitiyor

Kimin boynunda kaldıysa ip

Orada başlıyor ilahi adalet

Öldürmeyen Allah

asgari ücretle hayaller kurduruyor.

Hülasa kaldıramayacak gibi olursam

bu dünya yükünü

Lütfen sandalyeme bir tekme de sen vur.