Başlasın tümce tümce yağmaya bir mektuptan yüzün. Hiç yükselmeyen bir ses ve çalkalanmış gibisin, beni onlardan dinlemiş gibisin yine. Başlasın bir eşikte iftiralar süren yüzüme, başlasın bir kapıdan geçerken ben olmalısın yine. Susan, duran her ne varsa şavka doğru başlasın yine. Yüzün göğün künyesi, adın yankılanıp da her bir tanesi, binbir parça düşer yere. Başlasın çimlerin büyümesi göğsünde. Başlasın bahar dedikleri de böyle şeydi,

böyle şey ki kudretlenir söyledikçe biz, başlasın, kavrıyor bileklerimiz.


Başlasın minerallerinle dudaklarıma tat, başlasın yağmurun acısı seni bulmak, buradan başka yerde olmayacak. Sen şimdi, bastığım yerde çiçek mi olacaksın, kırılacak mısın kırağılarla eş. Başlasın sırtında bir ceketle büyüyen güneş. Yanmayı andırır gibi bir gidiş. Öyleyse buradan başlar ateş.

Nefesini keserek söndürür gibi siz, başlasın, yanmayı bilmez gibisiniz.


Başlasın bir bayrakla dalgalanmamız, işte memleket, işte alın aklığı ve jilet. İşte pak bileklerim benim, işte ulaşmak için bir bilet. Başlasın sana yolculuklarım. Başlasın bugün erkenden akşam oluşları günün. Sabah yedide görür gibi olurum gün batışını. Akşama kadar çok kez kararır hava. Yüzümde bir virgül var, bunu bir aynada görürüm. Kan görürüm aksimin üstünde. Başlasın temkinli oluşları aşkın, başlasın benden korkuyor musunların her sabah yine. Ben bir perdeyi senin için açacağım, en yüksek perdeden geçeceğim sesimle. Yeni bir şarkı, bir şarkı daha yine. Başlasın kumsal denecekse adımlarımıza, başlasın deniz, iskarpinler ve siz, hani buradan bir daha hiç geçmeyecektiniz. Bir gün sen diyecektim bir gün onlar gibi gelecektiniz. Başlasın, benimle misiniz?


Başlasın beni bir resimden yontmalar bir bıçakla, başlasın tuvallerde çırpınan elleriniz. Kıymıklar olsun size resimdeki güllerimiz. İşte cevherimiz, göğsümüzden taşan sütte adın, sütü cennetten bilmelisiniz. Başlasın dört nala bir kavga, başlasın yüzünde yanacak ellerimiz. Sizi vuracaklarken dur diyeceğim yine. Senin yerine vurulacak gerdanımızda benlerimiz. Solacak bir taşla bedenlerimiz. Başlasın mermerlerin aşkı bize, son bir kez kavuşmalı, son bir namaz vaktinde. Başlasın salalardan tüten sesim, içinde beni görmelisin, bir minarede buğulanıyorum yine. Şiir dediğimiz kıymık ki tam yerine yerleştirildi. Başlasın kiramen katibin, senin laflarınla geçeceğim köprüler, omzumda senden bıkan meleklerin. Başlasın gökte çolpan, başlasın yerde ayak bileklerimiz. Başlasın, kısılıyor seslerimiz.


Başlasın kırılma sesleri, sanılmayanlar içinde sanrılar, tanınmayanlar içinde tanrılar, dur dedi; sevilmeyenler için tanrı var. Başlasın giderek sıkılması bileklerimde senin, senin bileklerinde yerimi bildim yine. Durdum yine, durdum yine. Başlasın kapan, başlasın av ve avcı, başlasın yenilmelere doymadan, başlasın düşmekten korkmamak. Başlasın, şimdi tepetaklak. Atından inip, kuşanıp zırhını daha demin. Ben söylenmeyen bir şeyler için adımı söyledim. Başlasın burada seninle durmak, başlasın aşılamak bir kancayı en üst rafına alemlerin. Beni orada bul demişsin, beni orada bulmaktan eminsin. Eminsin yine. Başlasın durmadan gocunmadan yara berelerimiz, başlasın, yanıyor hünerlerimiz.


Başlasın her ne varsa askıda, başlasın beklenmeyen. Başlasın içinde yankılar, başlasın yanan bir suyu görmeler, suya bildirilmeler yine. Bir düşte eriyerek mi unutulacaktın sen, adını gördüğüm tüm mermerlerde isyan, söndürdüğüm ateşler yüzüne karşı söylenmeyen. Başlasın alevlerin en yüksek merhalesi, başlasın yanmak, başlasın arınmakta ilaç. Başlasın merhem ve deva, başlasın duymak. İşte bir akerdeonun kalbi oldu bu sema, işte sizin düz gidişleriniz bana girift. İşte damarlarımda kan diye gezen zift ve adınıza çok yakın. Başlasın sizi uzak yollardan bilmemiz. Gitmeniz, gitmeniz, gitmemiz bizim. Başlasın ölüme ayak diremelerimiz. Başlasın kara haberlerimiz, korkulardan geçip, her katmanı bir bir açıp, teraneler dinlesin. Başlasın durmakta çok devinim, başlasın aşikâr olanda giz.

Başlasın,

veda edişlerimiz.