Aziz uyandı. Elini yüzüne götürdü, alnından çenesine doğru sert bir şekilde indirdi. Dün gece içtiği sigarayı, karın ağrısını, gördüğü yüzü ve attığı kahkahayı hatırladı. "Yine kendi kendime gülmüşüm." derken gülümsediğini fark etmedi bile. Evin bütün kapıları açıktı. Bu kapılardan geçen insanlar nedense kapıyı hiç kapatmıyordu. 

— Kapıdan geçen insanlar kimler?

Sokağa çıkıp biraz yürümeye karar verdi. Zaten canı çok sıkılıyordu biraz kuş mu vursaydı?


Sokağa çıktığında yüzüne bakan insanların çoğu gülüyor muydu yoksa Aziz güldüklerini mi görüyordu? Yanına yaklaşan güzel giyimli beyefendi,

— Merhaba eşlik edebilir miyim?

— Tabii, buyurun. 

— Sizce neden gülüyorlar?

— Bence gülmüyorlar. Biz öyle sanıyoruz.


Beyefendi hiçbir şey söylemeden yönünü çevirip gitti. Aziz omuz silkti. "Kendisi konuşurken sırıtıyor." sorduğu soruya bak.

Bilmeden yarın için öfke tadrik ediyordu. Karın ağrısı başlamıştı. Ses duydu. Hayır! Ses duyduğunu sandı. Ses duyduğunu sandığını sandı. Yere yığılmadan önce masmavi olan gökyüzü yığılmasıyla kararmıştı. Dünya birden hastalanmıştı sanki. Yanına ağır adımlarla yaklaşan yaşlı kadın 'kader' diye mırıldanıyordu. “Kalk yerinde yat.” diyerek Aziz'i mezara götürdü. Aziz uyandı. Bu tür rüyaları son zamanlarda daha sık görmeye başlamıştı. Yan odadan konuşma sesleri geliyordu. Aziz,

— Televizyon neden açık?

—Bilmem, çocuklar yan tarafta onlara sor.

Sema ne zamandır evde acaba diye düşündü. Sigara paketinde kalan üç sigaradan birinini kendi için birini Sema için yaktı. İrfan içeriye daldı,

—Oo beyefendi uyandınız mı? Kahvaltı hazır, mutfaktan bekleniyorsunuz dermişim ha ha. Lan gel gel, uyandı. Bir de Aziz'e sor bakalım. 


İrfan kafası dâhil yüz yirmi kilo, geveze herifin teki. "Katil gibi" bakardı etrafa. 

— Kerim benim bencil olduğumu hatta Dunning Kruger sendromuna yakalandığımı iddia ediyor ha ha. Neymiş efendim ben niteliksiz bir insanmışım da farkında bile değilmişim, cehaletim benim kendime olan güvenimi artırıyormuş. Evet, ben üstünüm. Değil miyim Aziz, sen söyle dışarıdaki herhangi bir insan ile beni bir tutabilir misin? Ahmaklar! Dışarıda insanlar kavga ediyor. Siyaset yapan daha doğrusu yaptığını sanan insanlar, konuşanlar birbirini dinlemeden konuşanlar, fanatikler, her şeyin fanatiği; zeytinin, televizyonun, markaların, insanların la insanın fanatiği olur mu? Oluyor.

— Zeytinin olur, dedi Kerim.

— Yok, ben onlarla bir değilim. Sen ol Kerim, ben değilim.

— Evet, onlarla aynı değilsin ama sen de bir Hayyam değilsin. Onlar dediğin kim ya? Onlar dediğin biziz zaten, beş yıl önceki Aziz geçen yılki Sema.

Sema:

— Ben geçen yıl... Hatırlamıyorum.

— Üstün falan değilsin. Hatta "neden" diye sormazsan farklı bile değilsin. Merhamet etmiyorsan, çözüm bulmuyorsan en azından aramıyor isen, düşünmüyor isen, neden diye sormuyor isen farklı da değil basitsin.

Aziz:

— İrfan basit değil. Kerim haksız değil. Sema geçen yıl intihara kalkıştın. Ne saçmalıyorsunuz diye sormayacağım. Eve ne zaman geldiniz? 


Kerim sivri çenesini okşayarak "Biz hep evdeydik" dedi. İrfanın elindeki silaha baktı. 

İrfan elindeki silahla Kerim'i vurdu. Sema korkuyla Aziz'e sarıldı. Aziz hâlâ ne olduğunu kavrayamamış bir şekilde yerde yatan Kerim'e bakıyordu. Elini uzattı "Kalk, kalk haydi kalksana. Kalksana, kalksana!" Aziz gözlerini açtı Rüya "kalk" diye tekrarlıyordu. Aziz uyandı. Hepsi rüyaymış.