Kızım iki yıldır bana babalığı öğretiyordu. Malûm ya, çocuklar doğdukları andan itibaren siz hiçbir şey yapmasanız da çocuktur. Hiç kimse bir çocuğa çocukluğu öğretemez. Ama babalık öğrenilir. Peki kimden? Elbette çocuktan. İşte ben de kızım doğunca babalığa adım atmıştım ve onun sözleri, davranışları, tepkileri ile bir şeyler öğreniyordum. Fakat şöyle de bir durum vardı ki muazzam bir deneyim ve bilgi birikimi ile bakıyordum her şeye. Bildiklerim bir heyula gibi çökmüştü üzerime...


İşte bu heyulalardan biri şöyleydi: "Çikolata, gofret, şekerleme, kola, cips gibi şeyler çocuklara zararlıdır ve mümkünse hiç bulaşmamak gerekir böyle şeylere." Evet, bu doğruydu. Üstelik çocuklar işte tam da bunları çok seviyorlar ve annenin, babanın, yakın akrabaların en küçük zaaflarından bunlara ulaşmak için yararlanıyorlardı. O halde ben bir baba olarak ne yapmalıydım bu durumda?


Şöyle bir şey düşünmüştüm, kızım her markete gidişimde benimle gelecek ve bu söylediğim şeylerden günde sadece bir tane yiyebileceğini öğrenecekti. Yani üç, bazen dört defa tekrarlanan market rutininde kızım; çikolatalara, şekerlemelere, cipslere bakacak ama onları alamayacaktı. Yanlış anlaşılmasın, zorla götürmüyordum kızımı, isterse geliyordu ki çoğu zaman da istiyordu.


Ve işte yine markete gittiğimiz bir gün, bir an kızımı yanımda göremedim. Geri dönüp baktığımda tahmin ettiğim yerde, çikolataların önünde buldum onu. Zaten bir lokma olan boyu, eğilince iyice ufalmıştı. Yanına gidip yine otoriteyi temsil eden bir sesle, "Kızım, çikolata almayacağız. Onlar çok zararlı şeyler." dedim. O ise sakince şu cevabı verdi: "Almıyorum ki baba, sadece düzeltiyorum."


Ah güzel küçüğüm. Söylediği doğruydu. Öylece eğilmiş, çap duran birkaçını hizaya sokuyordu. Ama işte bunu, belki de hiç yiyemeyeceği çikolatalara dokunmanın bir mazereti hâline getirmişti. İki yaşının aklıyla o, kendince bir açık kapı bulmuştu. İçindeki o büyük çocuksu isteği, işte böyle almıyorum ki baba, sadece düzeltiyorum söylemiyle kabul edilebilir hâle getirmişti. Öyle ya, bir çocuğun çikolataları düzeltmesinin kime ne zararı olurdu ki?


Lan ne zor bir durumdu bu, ne zor bir çelişkiydi. "Başlarım otoritesine de kuralına da!" deyip "Al kızım oradan iki üç tane çikolata!" mı demeliydim? "İşte tam da burada taviz verirsen gerisi gelir, sakın yolundan şaşma. Unutma, çikolata çok zararlı deyip, hadi kızım, yürü bakalım deyip otorite için her şeyi yakmalı mıydım? Yoksa kucağıma alıp o küçücük canı doyasıya öpmeli miydim?


Nasıl da zordu baba olmak. Ve kızım neden her defasında hiç çalışmadığım yerden soruyordu soruları?



3 Temmuz 2022

Gültepe