Odam kireç değil, sıvası döküldü bu hüznün

sevda dediğinde sarılıp yatsan da geçmiyor zaten, 

o türküyü geçelim

Vaktiyle hiç sarılmamış olsaydım gövdene, göğsüm göğsüne hiç alışmamış ve karışmamış saçların parmaklarıma 

Sakallarımda dudak izlerin ya da

sadece bir ihtimali özlemiş olsaydım yani 

Yani böyle özlerken acıtan şeyler olmamış olsaydı diyorum bazen 

Bazen, 

çok amına konulası 


Karadır kaşların ve lakin fermanı yazacak mürekkebi bitmiş katibin 

Lokman hekim de yaraya merhem bulamadığına istinaden 

bu türküyü de geçelim

Sahih bir hadis gibi gezinirken boynumda soluğun 

Gözlerine tüpsüz daldım, derindi 

Bir buçuk mevsim nefes almadan yaşadım 

mucizeydi

Kızılca kıyamet kopmamıştı daha

Sen de hikaye, ben diyeyim mişli geçmemiş bir masal 

Ermemiş olsam da murada. 


Kusura bakmasın mihriban siyah saçlarını bağladım arsız gönlüme

Çözülmüyor değil çözmüyorum 

Aşkın kağıda yazılmadığını da öğreneli çok oldu

Bir hatıra defterinin orta yerinde adını hatırlamak istemiyorum

Rakının yanında görmek istediğim şey okyanus söküğü gözlerin, yokluğun meze değil

Ki ertesi gün hapları tedavi etmiyor kalp ağrısını


Zalimin zulmü varsa sevenin sigarası var 

Tanrı'yı bu konuya dahil etmeyelim zira Tanrı sevmez zalim olanı

Bu türkünün devamını unuttum ama unutmadım uyurken yüzünün bir kelebeğin bir güne sığdırdığı ömrü gibi duruşunu

Hani öpsem hani ölsem hani zaman tam orda kalsa

Göğsüm göğsünde iltica

Bir manzaraya daha yer yok gönül gözümde


Değme gamlı yaslı gönlüme 

Selvi boylu yardan ayrılan aşığın figanı

talan vursa ayva nardan ayrılmaz. 

Her derdin bir çaresi var ama göz görmeyince gönül bu derde katlanmaz

Zerresine bir hatim düşer gülüşünün gölgesinde abdest düşmez 

Ki şu kadar kusur özlemişim

tenim sana iptila.

Biraz duy, biraz gör, işte biraz koy amına gibisinden sarılalım.

Sevişmeyelim amenna, 

öpünce geçmiyor bunu gördük

Ve susunca...


Benim sende devamım var