Sarılmışken kendime,
Bir düşü de sardım,
Hem kendime,
Hem kendimden ötekine,
Şimdi buruk fikirler,
Kırık camlar,
Ezeli bir düşmanım var,
Benden geriye.
Başladım yürümeye,
Çürümüş kokular peş peşe,
Kimsesiz ormanlar,
Susuz çöller,
Dumansız yangınlar,
Gözyaşı olmayan ağıtlar,
Geçtim her bir durağı,
İsimsiz fikirlerin tapınağı,
Ruhu bozuk insanlığın,
Kara su pınarları.
Sonunda kaybolup
Gitmek vardı en geriye,
Küfretmek,
Aşağılamak,
Kurtulmak vardı.
Yapmadım.
Ve sordum.
Yargıla!
Baştan çıkarıcının,
İlk hüsranı mı mühim,
Son başarısı mı?
İlk öptüğü mü,
Hiç öpemediği mi?
En sevdiği mi,
Hiç sevemediği mi?
Yargıla,
Bir katilin ilk gözyaşı mı,
Yoksa ilk soğukkanlılığı mı?
Bir katil nasıl doğar,
Bir anadan mı,
Bir fikrin yolundan mı?
Yargıla,
Mesleklerin en eskisi,
Bir fahişe,
Kirli ise, ona dokunan nedir,
Ona dokunan kimseler varsa,
O kirli midir?
Eğer ona dokunan kimse yoksa,
O bir fahişe midir?
Onu bir fahişe yapan kendi midir,
Yoksa ihtiyaç duyan öteki mi?
Eğer öyleyse
Öteki nedir?
Yargıla,
Ancak kendi doğurduklarını unutma.
Bir zinciri yaratan bizler,
En çok biz isteriz,
Kırılsın soğuk zincirler,
Bir kelebeğin kanatları,
Etrafında fikirsiz bizler,
Bir kimseye daha verirken
Bir kimse olmak için sebepler,
Yargıla,
Kendini.