Büyük kızım Turna yedi yaşında. Kızlarımı görmeye gittiğimde onu yanıma aldım ve ilçe merkezine gittim. Arkadaşımın, Turna’nın yaşıtı bir kızı var. İkisi harika zaman geçirdiler. Parkta, tıpkı Tarzan gibi tırmanılabilir her şeye tırmandılar, çimlerin üzerinde koştular, köpekleri sevdiler. Akşam pizza ısmarladım onlara ve dönüşte de Turna’yı sırtıma alıp öyle getirdim eve. Gece, uyumadan önce resim çizdi bana kızım; alıp da saklayacağımı öğrendi galiba… Ve ertesi gün, annesine gitmek üzere yola çıktık…


Küçük kızım Sarin yakın zamanda küçük bir operasyon geçirdiği için yanıma alamamıştım. Onu da kısa bir aralıkta, Turna’yı emanet ederken görecektim… Vardığımızda Sarin kapının önündeydi. O da beş yaşında. Beni görür görmez “babaaa” diye bağırdı ve hemen arabaya koştu. Kapıyı açıp içeri aldım onu da. Az sonra Turna, kardeşine bir çikolata uzattı. Bir gün önce, kilo hesabıyla aldığım abur cuburdan kardeşine pay ayırmıştı demek ki. Sarin elindekini yerken Turna ona, araç içi ışıklandırmanın nasıl çalıştığını öğretmeye çalışıyordu; “bu düğmeyi basılı tut ablacım. Şimdi parmağını çek. Bak, gördün mü, ışık yandı.” İşte bu anda şunu fark ettim; Turna, abla olmuştu.


Daha dün, fotoğraf çekilirken dilini çıkaran, parkta daldan dala atlayan, otomobille ilçe merkezine giderken “baba geldik mi” sorusuna “hayır” cevabını alınca “yuppiii daha gelmedik” diye kendince espri patlatan yani her şeyiyle çocuk, sadece çocuk olan kızım, kardeşinin yanına varınca bir anda abla oluvermişti. Onca zaman bir çikolatayı kardeşi için saklamış ve onu görünce de hemen “ablacım” diyerek bir başka kimliği üstlenivermişti. Ya hu nasıl da üzülmüştüm onu böyle görünce. Biz mi demiştik ya da diyorduk “sen büyüksün, ablasın” diye ve o da bu sözü bir gömlek gibi üzerine mi giyiniyordu? Doğal bir içgüdü müydü yoksa bu yani kardeşi olunca insan, kendiliğinden mi abla ya da abi gibi davranıyordu? Belki ikisi birden etki ediyordu ama bunun, o an için bir anlamı yoktu benim için.


Yedi yaşındaki kızım, küçüğüm, ilk göz ağrım, Turnam, abla olmuştu, sorumluluk almıştı, montunun küçücük cebinde kardeşine çikolata götürmüştü. Nasıl da mutluydum, nasıl da umutlu ve nasıl da, üzgün…


 

18 Nisan 2022

Gültepe