Bir yazar, hep yazar. 

Bu yazar neyi yazar? 

Bir adam hep arar. 

Peki adam neyi arar? 

Bu bardak hep dolu. 

Neden bu bardak dolu?


Neden tatmıyorsun, sahi sen ne görüyorsun? 

Aradın mı ki bulamıyorsun, sordun mu cevabını alamadığın soruların?


Bir bardak hep boş.

Neden boş, neden tüketiyorsun?

Neden tüketiyorsun sen tatmadığını?

Neden bu kadar çok soru soruyorsun..?

Cevabını alamayacaksan.


Neyi özlüyorsun bilmediğin

Peki ya ne görüyorsun karanlıkta?

Gözlerini kör eden ışık mıydı yoksa?

Nereden biliyorsun ki görmeyi sen.

Kör bir adam nasıl rüya görebilir ki?

Sağır biri müziği anlayabilir mi

Peki ya sen neyi bulamıyorsun ?


Bir adam hep arar.

Peki adam neyi arar?

Yalnız mı kaldın, çok mu soru sordun?

Belki de çok konuşmuşsundur, belki de hiç konuşmamışsındır.

Çok mu kalabalık, çok mu sessiz?

Nedendir bilmem ben çok yoruldum.


Bir yazar var hep yazıyor.

Neden yazıyor, susmak bilmiyor?

Sorular var aklında biliyorum.

Ne sorusu olduğunu bilmiyorum.

Sahi soru sormak ne olay değil mi?


-Garipsin biliyorum.


Sahi neyi arıyordun ki sen?

Yalnız adam, yalnızlığını al ve götür buradan!

Susmak bilmiyorsun, ne çok konuşuyorsun!

Sormuyorsun kendine, eziyorsun kendini.

Suskunluğu yalnızlık bellemiş, ruhunu çürütüyorsun.

Yalnız adam neden hep yalnız?

Sahi konuşacak kimi var ki..

Aynası kırık, ruhu büzüşmüş.

Bitirmiş içkisini

Ne zevk almış ne de tat.

Yalnız adam konuş, yalnız adam seyret, yalnız adam öfkelenen!

Büzüşmüş ruhun yalnızlıkta ancak yalnızlıkta düzelir.

Çıkarken kapıyı kapatırsan sevinirim.

Bu kalpevim doldu yalnızlığa ve suskunluk yalanlarına. 


-Evren Mustafa