keşke sevgin her taşın altında aramam gereken bir bahane değil de açtığım her kapıda karşıma dikilen bir gerçek olsaydı.


Büyüdükçe yaşadığın şeylere vücudunun verdiği reaksiyonlar değişiyormuş, ne garip. Üzüldüğümde dümdüz öyle ağlardım eskiden, eskiden ağlamak da kolaydı benim için. Şimdilerde ağlayıp rahatladığım o anlardan çok uzaktayım. 26 yaşıma bir ay kala dün ilk kez üzüntüden panik atak geçirdim.

Rezaletti. Vücudumda neler olduğunu, neden elimin ayağımın tutmadığını, ellerimin neden uyuştuğunu, neden nefes alamadığımı anlamaya çalışırken, aldatıldığımı, hala nasıl bu kadar aptal olabildiğimi hazmetmeye çalışıyordum bir yandan da.

Kendimle kalmaya alıştığımı sanıyordum ama sanırım hala beceremiyorum. Hala yalnız kalmaktan çok korkuyorum. Sevilmeyecek kişi olmak beni hala inanılmaz derecede rahatsız ediyor. Hala sevilebilmek için kendimden çok fazla şey veriyorum, kabul görebilmek için değişiyorum.

Neden, neden, neden hep aynı yerde dönüp duruyorum?


22 Nisan, İzmir