Bir yalnızlık geçti yanımdan

Kimse görmedi 

Ben onu adımlarından tanırım 

Ürkekçe titreyen ayakları düşlerine dolanır

Böyle bir yalnızlık geçti işte yanımdan

Çarşının denize çıkan sokağında


Kandiller yakılmış, masalar kurulmuş

Nahif gökyüzü pembe ve mavinin ahenkli dansında

Bir tablo olmuş en güzelinden, ilk gülüşüne benzeyen

Aklımda bu düşünceler dolanır

İçimde zincirsiz bir özlem 

Ciğerlerimi acıtacak bir nefesim daha kalmamış gibi

Hepsi çarşının denize çıkan sokağında oldu

Ne kimse gördü ne kimse duydu


Bense bu düşüncelerin hepsini bastırıp

Köşedeki kitapçının önüne yürüdüm

Çok sevdiğin, bu yüzden de sürekli tatlı sert atıştığımız 

O adamın kitabıyla kesişti gözüm

Sana almak istedim getirmeden de okumak

Kimse bilemezdi senin o çok eşli gövdene değmeyeceğini bunlarının hiçbirinin

Kimse bilemezdi de ben asla inanmazdım

Yalnızlığından ötesi değildim

Sen beni hep yalnız kaldığında sevdin

Bunları yaşadığım sokağı tersine yürüdüm bugün

Unutmak için, geri almak için zamanı kendi dünyamda


Sarhoş bir martı kondukça omzuma 

Sabahladığım sahillerde söndürdüm kandillerimi

Bir dilek tuttum içten içe

Son sigaramı söndürürken oturduğum bankta

Göğsüm saçlarını aradı dün gece

Bağıra çağıra ağrıttı solumu 

Gittikçe bir terslik var, geldikçe sen yoksun

Tersini yürüdüm işte o sokağı 

Kitabın da her cümlesini ezberleyip

Denizin kenarında yaktım, attım

Aramızdaki her şey acı acı duran bir reçineden ötesi değil

Biz bir kemanın telinde...