Sen, derimin altında yaşayan bir böceksin.

Derimin altında yürüdüğünü,

Hangi yöne gittiğini,

Ne kadar adım attığını,

Kulağımın yanarcasına kızardığını,

Burnumun karıncalandığını,

Gözlerimin yavaş yavaş dolduğunu,

Bunların hepsini hissedebiliyorum.

Adımların hızlanıyor,

Koşuşturman bitiyor,

Nihayet bir yere siniyorsun.

Nedir bu acelen?

Yoksa mutluluktan mı bu,

Yine mi kazandığını sandın?

Ah!

Sevgili böcek, bak yine yanıldın.

Ne kırgınlık ne de başka bir şey içimdeki,

Sadece öfke var senin için ayırdığım diğerleri gibi.

Biliyorsun,

Her an ezebilirim seni.

Tekrar tekrar bana kendimi sorgulattığın için,

Ya da sadece kabuğunun çıtırtısını duymak için.

Anlasana, sen derimin altındasın artık böcek.

Sağa sola koşturup durma,

Sakın ola kazandığını sanıp da hayaller kurma.

Seni, senden daha iyi tanıyorum artık.

Ne düşündüğün ve ne söyleyeceğin,

Hiçbir şey ifade etmiyor artık.

Sen, sadece derimin altındaki bir böceksin.

Ne zaman kıpraşacak olsan,

Ne zaman bir yere sinecek olsan,

Senin nereye gittiğini,

Senin nereye sindiğini hissedebilen o kişiyim ben.

En ufak bir hareketinde gözünü dört açan,

Gittiğin ve gideceğin her yolu takip eden,

Sonunda, istediği her an seni ezebilecek o kişiyim ben.

Kork benden böcek, çok kork hem de.