Seni çok özledim...
Çok kez, çok kez, çok kez...
kalbimde günde birçok kez sancılanıyor özlemek duygusu...
Öyle birden bire dökülüyor sensizlik içimden.
Yüzümü saklıyorum, gözlerimin kenarında bir hüzün beni ele veriyor.
Zaten artık saklayamıyorum tüm kırılmış yerlerimi.
Seni çok özledim...
Yasaklı bir cümle gibi bunu geçiriyor yüreğimden anılar.
Bir veda dahi edilmemiş, dağılmış mektupların yok oluşu duruyor geçmişte.
Ben hala orda senin sesini arıyorum, bunu bilmeyen sesin, bunu görmeyen gözün bunu hissetmeyen ellerine bir özlemi karşılıksız duyuyorum.
Ne kadar hissizleştim seninle ve senden sonra hayata.
Sesindeki o büyü dağılıyor sonra, ellerindeki o sıcaklık kopuyor benden.
Gözlerini kaybediyorum.
Yüzündeki benleri, çukurları, bir zamanlar "seni hep burdan seveceğim" dediğim gülümseyişini alıp götürüyor benden zaman.
Bir daha karşılaşmamak düşüncesi ölümden bir o kadar ölüm korkusu kalıyor içimde.
Seni çok özledim...
Bilmediğin bir acıyı yaşatıyorum hala yara izlerimde.
Bu yara hepsinden derin...
Çünkü yok edilmiş bir sevginin yarası iyileşmiyor. Herşey geçiyor da iz kalıyor kalbimde.
Kimseye dokunmuyor sözcüklerim, sana kurduğum hiçbir cümle başka bir yere ve kişiye gitmiyor kaç zamandır.
Seni çok özledim...
O ağaçların gölgesinde, bir şarkıda, şiirde yankılanırken sesin.
Boşluğu öğrendim, boşluğu sevdim, boşluğu koydum yerine.
Bir gökkuşağıdan eksik mavim, gökyüzüm, bulutum, yağmurum. Bu kadar uzağa bıraktın küskünlüğümüzü bile benden.
Seni çok özledim...
Bir gece yarısı boğazımda eksik bir harfle adın, susarken bekleyişim sana.
Hızla çarpıp sancılanıyor kalbim. Gözyaşlarım hep hazırdır sana. Seni özlemeye...
Durdurmak istediğim o son görüntünde en son gülüşünde kırgınlıkları unutmak isterdim ne çok.
Seni çok özledim...
Yaşlanıyor umudum, bekleyişim, hayata hevesim.
Susuzluğu öğrenen bir ağaç gibi çatlaklar açılıyor köklerimin toprağında.
Hep eksik, hep yarım ve bir büyük yılgınlıkla geçiyorum günlerin içinden.
Yokluğunun sonunu düşünüyorum çoğu zaman. Var olmasını ne çok diliyorum.
Diliyorum karşılaşmayı bir akşam vakti yine bir konuşmanın, sevginin saatlerinde. Ne ileride kalmış ne de geride duran, bize, ikimize ait bir zamanın hayalini kuruyorum hala.
Biliyorum imkansızdır bu. İmkansızı bilerek istemeyi huy edinmiş kendimle kızgın ve öfkeli bir bakışta susuyorum...
Seni çok özledim..
Gözlerim kapanıyor, uykum sana gelmek istiyor, ellerim sana, yüreğim sana.
Seni çok özledim...
Beni anlamadan geçtiğimiz adımlara soruyorum hayalkırıklığını...
Seni çok özledim...
Özlemin bir dağ gibi büyük, bi su gibi akıyor durmadan hüzünle yüreğimde.
Kayboluşlarım, hissizliğim bundan.
Seni çok özledim...
Seni çok özledim...
Tüm zamanlarımda bir sen dolanıyorsun, bir "sen eksikliği" büyüyor bende.
Seni çok özledim...
Uzun uzadıya üç nokta ve yarım bir ah ile.
Beni bıraktığın o suskunluğun, yalnızlığın ağrısında.
Seni çok özledim ve özlemin dili yok bende. Anlatamıyorum.
Seni çok özledim.
Bekleyişim bir tek sana. Bir tek sana bu çırpınış.
Seni çok özledim. Özlemin bir rengi yok bende.
Seni çok özledim...
Kalbim yarım ve darmadağın...
Seni çok özledim..
Hıçkıra hıçkıra bir karanlıkta.
Seni çok özledim...
"ay ışığının göğsünde çok susadım sana"
Seni çok özledim...
"Gece yarısının derinliğinde sen.
Gece yarısının derinliğinde sen..."
Seni çok özledim...
Nerdesin?
Neden gittin?
Neden kaldım?
3.02