Evin bahçe ve giriş kapısını açık bırakmamı istedi önce. Sonra üşüdü.

Önce ışıkları geceleri de açık tutmamı istedi. Sonra evin ön cephesindeki duvarı, sokakta patlamaların olduğu zamanlarda zarar gördüğü için boyamaya çalıştığımda reddetti. Eğer çocuğu gelirse, evde olduğumuzu bilsin diyeydi önce. Sonra gelip de evi tanıyamaz diye. Önce gitmek istedi buradan, topladı evdeki bütün eşyaları, koydu hepsini valizlere ve söktü perdeleri. Sonra ya geri dönerse ve taşındığımızı görüp bizi bulamazsa diye hepsini tekrar koydu, olduğu gibi yerine.

Bir sabah, oğlunu bulacağının inancı sarmış kendisini önce. Çıkıp gitmiş kapıları açık bırakarak. Sadece uzak geçmişi hatırlayabiliyordu önce. Sonra uzak, uzak ve biraz daha uzak.

Çocukluğunun geçtiği evde, ölü bir halde buldum kendisini önce. Çocukluğuna dönmek istediğini düşündüm sonra. Oğlu ondan henüz çocukken koparıldığı halde.


Yeter artık birbirimize sataştığımız! Cennet de burası cehennem de.