Gök kuşağı sofrasından bir yer beğeniyorum kendime usulca

yanlış bir karar gibi huysuzlandığım saatlerde yalnızlığıma

nal çakacak olan sessizliği bekliyorum kimsesiz

deftere bırakılan izlerin geri alınamazlığı yazıyordu kalemi.

Ruhu şad olsun diye ölenlerin, hafızasını siliyordu geceleri

geciktirmedi azgın dalgaların arasından savrulmakta olan bir yengecin gelmesi.

Araya iliştirilmiş hüznüyle beyazlanan saf bir leke hasreti.


Bir görmezden gelme ediminden ziyade, unutuşu çiziyordu geceleri

elinden geleni ardına koyma diyen duruşunu bozmamıştı

artık hiçbir şeyin kendini yıkamayacağına dair güçlü inançları vardı.