Dağınık bir adam değilim ben,
Her sabah yatağımda,
Dağılan huzurumu topluyorum hem.
Tahrip olmuş anılar aklımda,
Yarım yamalak hikayeler yazılı,
Hayır hayır, yalancı değilim ben.
İçinde cin barındıran lambalar,
Duysalar dileklerimi, için için ağlarlar.
Alaca karanlıklarda okşanan ten,
Üşümekten çarpılmış hayallerimi boğar benim.
Duyguların intiharı için gerek yok yağlı urgana,
Uçurum başında doğdu tüm hayallerim benim.
Gerçek olsaydı güneş tanrısı, hasım olurduk kesin,
Söylenip dururdu soğuktan ağrımakta olan dizlerim,
Karanlıklara boyanmış içimde, küfrederdi kendisine,
Hayaletli ormanda yürümeye benziyor bu yalnızlık,
Ormanın külleri, uğulduyor gibi tüm gece saatleri.
Yangın ortasında kalmış bir akrep gibi insan sevgisi,
Yıllar oldu... Kendi zehrim geziyor benim damarlarımda.
Ağzı yüzü kan olmuş insanın kahkahalarına benziyor mutluluk,
Biraz... Biraz... Deli olmak gerekiyor o denli gülebilmek için.
Bir bebeğin ilk gülüşlerine benzerdin sen, bir papatyanın ilk güneşi,
Öylece boş verirdim tüm dünya dertlerini, korkunç bir söyleşi.
Dağınık bir adam değilim ben.
Her gün, havaya uçmuş hayallerimi,
Tekrar kuruyorum bu yatakta.
Pis bir adam değilim ben,
Her gün temizliyorum adını,
İsminle kirlettiğin yüreğimden.
Üşengeç bir adam değilim ben,
Her gün oturup o büyük dünya portresini,
Sıkılmadan parça parça diziyorum ben.