Sana bu mektubu artık senden mektup beklemediğimi söylemek için yazıyorum Didem.

Kalemi elime aldığım ve sen de karşıma oturup beni dinlemeye başladığın günden beri çok şey öğrendim. ilk göz göze gelişimizi hatırlıyor musun? O izbe bodrum katında yaşadığın Pulbiber Mahallesi'nde ağlayarak sahili bulmaya çalışıyordum. Sana Samatya sahilini sormuştum, gülümsemiştin bana, içeri çağırmıştın. Saçındaki bandarayı, güzel kokunu, hüzünlü bakışlarını o kadar beğenmiştim ki hayır diyememiştim. Günlerce konuşmuştum, sadece dinlemiştin. Hayatımda beni hiç bölmeden dinleyen, gülümseyerek her acıma göğüs geren, omuz veren, pansuman olan iki insan vardı. Biri sen olmuştur o an. Hani sen diyorsun ya " biri okşaşam bir yumuşardı, bire bir olamadım " . Ben o an iki olmuştum Didem. Yıllarca konuştum seninle, en dip, en kirli, en ucube, en izbe yanlarımı döktüm senden cesaret alıp. iyileşmek için yapmamıştım aslında, yaralarım o kadar ağır gelmeye başlamıştı ki acısı dilime vurmuştu. Senden güç alıp Maviş anneler ektim hayatımın en kurak topraklarına bir umut. Hepsi soldu en nihayetinde Didem. Sen solacağını biliyordun, bu kurak topraklarda hiçbir çiçek yetişmeyeceğini kendinden biliyordun. Seninle böyle kadim bir bağımız vardı.


Çok şey öğrendim geçen 3 yıl boyunca. Tek başıma yediğim yemeği son lokmansına dek ağlamadan ağzıma götürmeyi, hislerimi derin dondurucudan çıkarıp çözmeye çalışırken acıyan yerlerine pansuman yapmayı, terk edilmişliğin verdiği acizlikle kimseyi arkada bırakmamaya çalışırken terk etmeyi, affetrmeyi, yalnızlığı kabul edip artık kimsenin hayatında 


herhangi biri olmamayı, sadeliği, sevilmeyi, görülmeyi, yüz üstü bırakılıp yeniden ayağa kalkmayı, omuzunda dünya laf varken baş eğmemeyi...


Şimdiye dek ektiğim tüm tohumları anızla yaktım, kimin içinde yanacağını umursamadım bu kez. Viran ettim topraklarımı, yeni yurtlar bulmak için yola düştüm. Yolum artık uğrayamaz Pulbiber Mahallesi'ne sen de biliyorsun. O gece bana gözlerinle "Git" dedin. Hiç bir zaman sesini duymadım ki zaten senin, hep gözlerini okudum. Çantamda bana verdiğin şiir nüshaları ve de Füsun'un güzel bakan gözlerinin olduğu bir fotoğrafla çıktım.


Sana bu son mektubu artık senden mektup beklemediğimi söylemek için yazıyorum Didem. Veda konuşması yapmaya cesaret edememiş bir dost olarak.