Bu aralar geçmişte yaşıyor gibiyim. Kendimi sürekli geçmişi düşünürken buluyorum. Bana geçmişi hatırlatan şarkılar dinliyorum hep, üstelik dinlediğimde iyi de hissetmiyorum. Öyle tuhaf bir his kaplıyor ki bedenimi, bayılacak gibi hissediyorum. Sanki çok yükseklerden düşüyorum, düşüyorum ama yere çarpmıyorum. Içimi heyecan kaplıyor, sonra hüzünleniyorum. Kaçıyorum. Her şeyden kaçıp geçmişe sığınıyorum. Biliyorum çünkü şu an hissettiğim kadar ağır hissetmiyordum o zamanlar. En kötü zamanlarım diyordum, geleceği bilemez elbette insan. Öyle şeyler görüyorum ve öylesine yıpranıyorum ki geçmişte yaşadığım acılara koşmak istiyorum. Belki de bu yüzden sürekli o şarkıları dinliyorum. Üzülüyorum evet, ağlamak istiyorum ama huzur veriyor bir yandan da. Sanki ter içinde çok korkunç bir kabustan uyanmışım ama tekrar görmek için de can atıyormuş gibi hissediyorum. Öyle sarılıyorum geride kalanlara. Eski naifliğimi özlüyorum. Saflığımı. Şu anı kabullenmek zor geliyor bana. Eskiden üzgün hissettiğim zaman bulabiliyordum nedenini. Şimdi bulamıyorum. Eskisi kadar yazamıyorum da. Tarif de edemiyorum yaşadığım duyguları. Çıkmazın içindeyim. Dalgaların arasındayım. Elimi uzatıyorum ama kimse de kurtarsın istemiyorum. Nedir bu ağırlık göğsümde? Neden bu kadar baskı yapıyor ruhuma? Neyim var? Neden mutluluğa ulaşamıyorum? Neden kaçıyorum geçmişime? O çok nefret ettiğim, hatırlamak istemediğim zamanlarıma neden geri dönmek istiyorum? O zaman elimde olup şu an olmayan ne? Cevap veremiyorum bu sorulara, düşünüyorum ama yok. Değişmeyen tek bir şey var o yandan bu yana. Ben yalnızım. Bu duygular bataklığında, çıkmaz sokaklarda, dipsiz uçurumlarda yalnızım. Bu düşünceler çukurunda yalnızım. Her yerde yalnızım. Kalabalıklar içinde yalnızım. Rüyalarımda, kabuslarımda yalnızım. Böyle hissettikçe yalnızım. Bir seylerin benim için anlamını yitirmedigi dönemlere dönebilsem keşke. Sevincin hevesin benim için erişilebilir olduğu dönemlere... Ben olabilsem yeniden. Ben gibi hissedebilsem...