bu geçtiğim son tozlu yoldur

ipil ipil yağan yağmur son kez ıslatıyor beni

kalan son bir damla terim dondu alnımda

tüm adanmış sevdaların hürmetiyle

son hayretimi gözlerinin güzelliğine harcadım

ha gayret tuttu tutacak bu mevsim sevdanın beyazı

öyle ya her şiirde bir diyalektik ya erenler

hasret canımın yongası

özlem arsız bir yangın avuçlarımda

aslı suretinden silik

soluğu kavgasından büyük

kulağımda bir lüzumsuz salık

kalacaksan son kalışın olsun


şu tepeler arası 7 sefer düz koşu şahım

kaburga kırığında köyümün havvâsı

metropole 10 kb hızla download eden yağmur

feleğin "bir gözü mavi bir gözü blue"


kırılıyorum tuttuğum terazinin kıyısından

mülkü bir zanla toprak altına gömmeğe kırç tutuyorum

batı’dan kalkan rüzgarın behey öpüyorum elini

harçlığımı gömlek cebime koyuver gecenin köyü

şimdi bakamam gözlerine eski pazarlar kurulur

‘bünyamin altıbayrak’ eski bir fener forması alır alex ağlar

şu yalan dünyada kalecilere yazık ederler bilirsin

bilirsin ölü doğan duygular daima ölü kalırlar

bir ortak hafıza gibi asılırlar havada

set çeker önüme aramızda sıralanan engel

göz ucuyla süzer oltalar seçerim

bana bu çekilişte yine yokluğun çıktı


bu şehirler artık yabancı yerlilerine

zombiler ıslık çalar gecenin köyünde

bir rekatta ayaklarım sana koşar

en güzel ezberimdir kokunun kaldığı sokaklar


gecenin köyünde uyanıp hırkamı aradım

annem kısık sesiyle yoğurda sarmış kilerin soğuğuna

adını bir karanfille düşledim kaşındı kanım

saçakları bendini aşmış özlemimin kımıldadın tam ortasında

bir duvarı kilitleyip bir şehre küstüm

geri dönme ihtimallerini dün gece alfabetik sıraladım