Hayat, verdiğimiz ve vermediğimiz kararlarla şekillenir. Bazen, aldığımız bir kararın bizi nereye götüreceğini bilmeden yola çıkarız. Yollar çatallanır, seçenekler önümüzde uzanır; biriyle gitmeyi seçeriz ve geride kalan diğer yolun bilinmezliği içimizde bir merak bırakır.


Birliktelik kararını verirken zihninde binlerce düşünce uçuşuyordu belki. İki yoldan biri daha güvenli, daha tanıdık, daha sıcak gelmiş olabilir. Diğeri ise daha yabancı, risk dolu ve belki de daha maceralı görünüyordu. Seçtiğin yol, sana bir insanı, bir ilişkiyi, bir deneyimi getirdi. Ancak geride bıraktığın, seçmediğin yol, zihninde belki hiç silinmeyen bir soru işareti olarak kaldı. O diğer yolu seçmiş olsaydın, hayatın nasıl olurdu? Şu an huzurlu mu, yoksa eksik mi hissediyorsun?


Bu pişmanlık mı? Belki de değil. Çünkü gerçek bir pişmanlık olsaydı, çok daha güçlü ve rahatsız edici bir duygu olurdu. Şu anki merak, daha çok "ya öyle olsaydı?" diye soran bir düşünce oyunu gibi. Bu merak, insan olmanın en doğal yanlarından biri. Seçmediğimiz yollar her zaman bir muamma olarak kalır ve zihinlerimizde alternatif senaryolar yaratır.


Ancak önemli olan şu: Verdiğin karar seni buraya getirdi. Ve belki de şu anda bu yazıyı okuduğun bu an, seni yeni farkındalıklara götürüyor. Geçmişe dönüp kararlarını değiştiremezsin, ama onlardan öğrenebilirsin. Her seçim, senin bir parçanı oluşturur. Seçmediğin yol ise sadece bir hayal olarak kalır.


O birliktelik kararı, sana şu anki sen olma şansını verdi. O diğer seçenek ise sadece bir ihtimaldi, ama gerçek olmadı. Bu gerçeği kabullenmek, bugünün tadını çıkarmana yardımcı olabilir.