Ben sormadım ama o sormuşum gibi her şeyi bir mantığa oturtup anlattı beş dakikalık ayak üstü muhabbette. Sadece onayladığımı farkettim. Sanki bir filmi 10. defadır izliyorum.Araya fırsat bulsaydım susacağı bir soru ekleyecektim de susmadı. Giderken de konuşuyordu. Son saniyelerinde çay içelim bir yerde dedi. Yaşımın 30 olduğunu düşünmüş olsa gerek. Gerçi benim diş eksikliği olmadığı sürece ve 45 yaşa kadar evetim daimdir:).

Ama dişleri tamdı maalesef . Çok güzel ve bakımlıydı ama çok konuşuyordu. Gevezeydi aslında, keşke alzheimer olsaydı dedim bir an. Her şeyi unutsaydı. Ya da ben aşırı unutkan olsaydım. Her seferinde yeniden konuşmuşuz gibi olsaydı. Aslında kendisinde benimle konuştuğu konular açısından bir unutkanlık vardı. Bana bunları daha önce anlattığını hatırlamıyordu. Ama kızının ne kadar müsrif erkek torununun ne kadarda tasarruflu olduğunu , kız torununun aynı annesi gibi müsrif olduğunu defalarca dinleyip ah Melahat bilmez miyim diye onaylardım.

Kendisine bu itirafı yapmadım ama bence Melahat kız çocuğunu ve kız torununu çok sevmiyor. Erkek torununu çok seviyor. Erkek torunu çok müsrif ama sevdiği için görmüyor kız torunu ve kızı ise yüz lira bile harcasa göze batacak.

Birinci problemi hiç merak etmememe rağmen her şeyini bana anlatması olan Melahat'in ikinci problemi ise sevgi dağılımını adaletsiz yapmasıydı. İlk başlarda hak vermiştim ama erkek torununu gördükten sonra Melahat benim için haksızdı.