Arşeyi; bir küçük serçeyi tutar gibi narin,

Kemanı başından, sevdiğin kadını tutar gibi sıkı,

Yar omzu gibi yanağını koyup kıçına kemanın,

Saçları gibi okşamak; o eşsiz dört teli,

Anlamlı bir ezgiye gebe bırakamaz yüreğini!

Öyle ya... Ben öyle bildim, böyle ettim...

Çalabildiğim tek şey aşksız bir aşk şarkısı,

Tırmalar kulağını bilirim, hem benim hem senin.

Yaz günü soba yakmaya benzer benimkiler gerçi,

Kış günü titreyerek bir incecik kazak giymek üzerime,

Hem ters, anlamsız ve saçma bir şiir yazmak gibi!

Dürüst olmaya cesareti olmayan bir cambaz gibi,

Kelimeler ile dans eder yüreğim, gizler içine her şeyi,

Ne dinleyen anlar ne okuyan, ürkek, korkak benliğimi!

Utanmazlardan, arlanmazlardan da şiir çıkmaz gerçi...

Bir mezarın başına gidip, saatlerce konuşup ağlamak benimki,

Kumlarını yitirmiş bir saati ters çevirip göstersin istemek gibi,

Şerefini kaybetmiş birinden adalet dilenmek gibi,

Gibi... Gibi...

Yorgun birinden mutlu sonla biten masalları dinlemek gibi.