Kuzenimle masada otururken, suratının ne kadar -ağzımdaki su eşliğiyle- tükürülesi olduğu düşüncesi, özgür olmayan irademin etkisi ile beynimden çıkmıyordu. Hayattaki tek idealim, siyahi olup New York sokaklarından çıplak iki asyalı adamla dövüşmekti. Ben çok kaslı olacaktım ve çıplak asyalı adamı yolun ortasına yüz üstü kapaklayacaktım. Masadan kalktım ve hesabı ödemeye gittim, kasadan kuzenim avcuna sığdığı kadar ıslak mendil alıp çantasına attı, ne yaptığını anlayamadım ve ona şaşkın bir bakış attım. Kasiyer bana tebessüm ederek "O bizim şalımızı da çaldı." dedi. Cidden hiç umrumda değildi. Para üstünü aldım ve fermuarı bozuk olan pembe cüzdanımın içine hepsini attım, cuzdanı da kuzenimin çantasının içine attım. Kafe bir parktaydı ve şu an saat, gece bir gibiydi. Geceleyin parkların fıskiyeleri açık olurdu. Kafeden çıkınca kocaman bir taşın dibinde fıskiye taşa su fışkırtıyordu. Cidden bu da hiç umrumda değildi ama kuzenimin su tükürülesi yüzü beni cezbediyordu. Fıskiyeyi aldım ve kuzenimin suratına attım. Kuzenim havada tutup, çantasından bir pet sise çıkarıp, ona su doldurdu. Bu çocuk çantasında neleri, niye taşıyordu? Anlamıyordum. Kuzenim, elindeki pet şişe iyice dolunca fıskiyeyi, ağacın altında yatan uyuşturucu satıcısının kafasına attı. Unutmuştum, buradaki herkes kendi çapında mafyacılık oynayan tiplerdi. Uyuşturucu satıcısı sakince kalktı ve oradan uzaklaşmaya başladı. Kuzenim sert ve soğuk gözlerle adama bakıyordu. Basket potasının karşısındaki banka oturmamızı teklif etti kuzenim. Cidden hiç umrumda değildi, fark etmez, dedim. Banka oturduk ve starbucks'tan kokoreç soyledik. Kokoreçlerimizin gelmesini beklerken, birden görüş açım vücudumdan ayrıldı. Ne olduğunu anlamazken bankta oturan kafasız bedenimi gördüm. Ardından kafam, bankın arkasına düştü ve elinde katana olan uyuşturucu satıcısını gördüm. Cidden hiç umrumda değildi. Kuzenim ayağa kalktı ve çantasından pet şişeyi çıkarttı, ağzına bolca su alıp yüzüme tükürdü. Cidden hiç umrumda değildi. Albert Camus'nün yabancı kitabındaki ana karekterin "Fark etmez." deyişi aklıma geldi. Bu ne kadar umrumda? Düşünmedim. Ardından Sokrates'in ölmeden önce dediği sözlerden biri geldi aklıma: "Şu anda ölümü bir filozof gibi değil, cahil bir insanın kavgacı zihniyetiyle karşılamaktan çekiniyorum." Bazı eleştiri yazarları veya akademisyenler Sokrates'in en büyük cahilliğinin, bilgeliği olduğunu söylüyorlardı. Hiç umrumda değildi, bu düşüncelerim de. Neden kafam kesildikten sonra bunlar aklıma geldi ki? Kuzenim kafamı aldı, ayni 90'larda omzunda kaset çalar taşıyan gençler gibi, omzuna koydu ve yürümeye başladı. Hala ölmemiştim; nefes alamıyordum, konuşamıyordum, zerre kadar hareket edemiyordum ama görüyor ve duyuyordum. Omzunda belli bir süre beni taşıdı. Çok güzel suratı olan bir kedi gördüm o sırada.