On beşinci yüzyılda,

Batı dünyasında, açmadığına,

Yürekten sevinmelisin güzel çiçek,

Büyü yaptığın gerekçesi ile,

Alınırdı güzelliğin ellerinden ateşle.

Koparırlardı, koparırlardı seni.

Neyse ki şimdi sadece yıllar,

Omzuna yük, geçen zaman,

Aşındıracak seni, yaşlandırıp öldürecek.


Ahh ne acı!

Sayamayacağım kirpiklerini,

Sen güzelsin de dünya değil öyle!

Deli derler, işe yaramaz sayarlar,

Kölelik etmek varken tepeye,

Nasıl aşkla bakar erkek,

Sevgili çiçeğinin kara gözlerine...

Hem vakit nakittir diyorlar,

Ah trilyonlarım olsa,

Vermez miyim gözlerine?

Trilyonlar yetmez,

Zibilyonlarım olsun!

Bıkkınlık versin geçen yıllar,

Kahrolsun dediğim ölümü,

Beklemeyi bırakıp koşayım.

Yine de dahası olsun,

Sevmek için seni,

Nefret etsem de sevmekten.


Hahahahahahh!

Yok delice gülmekten başka çarem,

Zaman cüzdanım boşalırken,

Aşkın denklemini henüz çözememişken

Düpedüz yüreğim her şeyden nefret ederken,

Gözlerine aşkla bakacağım birini bulamamışken,

Üstelik bir sevgili yaren, dünyamda yokken,

Gülmekten başka yok çarem,

Bir hayale,

Bir şiire,

Var olmayana,

Olmayacak olana,

Methiyeler dizerken...