Çamur kırmızısı toprağın üzerine doğan yaz şafağının horlaması 

Masadaki dostları uyandırıyor taraçanın kıkırdamalarıyla

Yayılıyor ay yarınlarının üzerine dünkü külfet

Küfrediyor bir vaiz, vaz edilmişin şükranlarıyla.

Hayat,

Tüyler ürpertici esrikliği düşlemek gibi bir şeydir yarı bilinçili imgelerle.

Havai fişeklerle kara dumanın karışmasıdır kara gecelerde

Ama dayanamaz doğanın bakireliğine.

Çünkü

burgaç olur gönül,

göremez böylesini.

Sisifos bir olur kayayla,

azdırır öfkesini.


Hayat,


Acını yaşamazsan, yaşandığında

Hatır kalır ömür boyu bırakmaz karanlıkta.

Solumazsan çiçeği sarardığında,

Sarmaşık olur koyulduğun mezarlıkta.


Yorulmazsan yol aldığın yollarda,

Yollanır çocukların yorulmaya yollarda.

Oyulmazsan insanların oyunlarında,

Yünün kabarmaz evladının boylarında.



Yanan pembe duman

diliyor bir aman

yanık kalpli hep kalan

sarıyor bir kubar


kumar değil kehanet

kayan değil yıldız hep

yüz yaşında bir demir

bu da ondan vaziyet:


İğdiş edilmiş tükürüklü makineler

Tutturuyor bir harp türküsü dillerinde

Siyah atalarının çocukları renkliler

Nasır tutmuş demiri, çığırıyor yağ diye