Sanem sanılanın içinden kurtların çıktığı hâl

İlâhi!

Yitirdik aydınlığı, karanlığa gebe olan aydınlığın kölesi olduk

Fecr terk etti

Değil midir hepsi senin?

Neden ehilleşsin bizimle?

İlâhi,

Yitik ve kanlara bulanmış kalbimi sunuyorum sana

Sen ki seversin sana secde edilmeyi

Bir secde de sonlandır

Harabın bile saray kaldığı..

Kalbimi bir secdede kabul edersin belki..

Ben ki çocukken öğrendim rahmet ve renklerini,

Kalbimi renklerinle süsle ve kabul et..

Yarattıların seninle yarış halindeyken bile,

Yeni kelimeler öğrettin, nimetlerinle.

İradenin ahlâk olduğunu öğrendim..

Bunun gök gibi ağırlığı Allah'ım, gök gibi ağırlığı..

Bilmiyorum, bildiğin her şeyi

Ben merhametini öğrendim

Çocukken de sarıldım sana, yıldızları saymak yerine

Bilirim ellerdendir hep,

Ondandır bu vesvese, abdest sırasında..

İlâhi!

İzzetli hâl ile ikrâr edenlerden eyle

Seni meze yapmadan masalara

Sana kul olduğumu hatırlat bana

Tüm saltanatın senin olduğunu

Nefsinin elinde olduğunu bildir bana.

Ey semaları altı günde yaratan!

Unuttur bu günleri, kendi huzurunda olduğun günü öğret bana.

Öğret, ki yaratılmış olduğumu idrâk edeyim

Haddimi bileyim

Tüketmeden pazarlığı,

Boynumu sunayım İsmâil gibi..

Merhamet et tüm esmalarınla

Ben ki mezarlığın başında;

"Allah'ım konuşursam isyan ederim, kelimeler helak eder insanı. Sustur beni, ben seni kaybedersem asıl kaybetmiş halde kaybedenlerden olacağım"

Mahzun ve kırık bir gönül ile yakardım dünyamda sayhalar eşliğinde..

Sana inanmak ve imana sahip çıkmamak..

Her şeyin yaratıcısı sensin,

Halimi arz ederken, sunamam ki kelimeleri veyahut cürümlerimi..

Ey İlâhi!

İpini ver bana,

Dolansın boynuma hatta

Beni rızanla rızıklandır, yeter ki tutunayım sana..

Bir çobanın sevincini yaşat bana "kulum" diyerek..

Ey İlâhi!

Her günün, bir güne galip geleceğini öğret bana..