Perde bir.
Günlerin içindeydik dar odalı
Genişe, güneşe, zamana içkin
Süren ışıklarda mavi kırmızı
Başlangıcı bilinmeyen
Merakı bitmeyen, saç baş yolduran bir uyum, arı
İçindeydik, yokluğun, çokluğun
Sade ikimiz dosttuk da her şey düşmandı
Sanki. Oradaydım.
Bizi arayan bir yangın içinde
Bizi oluşturan son ezberiyle
Yaşamın türlü haline
Boyutuyla, biçimiyle
Kaçışıyla, gelişiyle
Hep çağıran, her şeye çağıran
Yanımda, geçmişi çok üzgün biri vardı.
Günlerin içindeydik, sürate küskün
Maviye düşkün, ormanı çıplak
Geceyiz günüz mevsimiz
yeşil falan içindeyiz
Neredeyiz bilmiyoruz
Hayvanları pek seviyoruz
Velhasıl vegan besleniyoruz
Pencere ekranından kuşlar sayıyoruz
Yoksuluz ve paylaşıyoruz
Üşüyen her şeyi tek odalı evimize alıyoruz gibi
Kendimizi yakıyoruz da söndüreni yok
Atıyoruz döndüreni yok
Dünyanın en güçsüzü biziz sanki
Bunu bilmenin gücündeyiz
Yerle biriz lan resmen
Hadi gel yıldızlara bakalımlı evlerin
Duvarlarına alkışla yenilgi pozlarımızı asıyoruz.
Bir eski zamandı.
Bir şeyin son haliydi:
İ.ş.k.i.m.o.
Vardı, oradaydım.
Tarih takvim peşimizde
Elimizde hem harika hem korkunç
Yolları yakan, yatakları üşüten
Gıcırtısında dans bulunan kapıların
Poşetlerce büyü taşınan marketlerin
Yenilmiş, sevilmiş korkuların
Başarısız kere başarısız oluşların
sonunda ölsek ölürdük istesek
ama yine de hala
o daracık odalardan dünyaya hala
meraklı bakıyorduk
Ve orada hep. çok.
Önemsize büyülenen, karşımda hep çok biri vardı.
Günlerin içindeydik, elbet içindeydik ağrının
En çok yokluğun, boşluğun karşısında arkadaştık
İstesek çocuğumuz olurdu
ama biz oyunlar oynardık
Dört elimiz vardı dünyaya karşı
bu kadardık
Yenilirdik, yetimdik, ağlardık
Taşırdık taşırdık da bitmezdi kalmanın yükü
Durmanın ve onaramamanın
Bozulanı anlamamanın
Duvarların ardını unutamamanın
Çocukluğu suçlayamamanın
Fazla yakınlığın başlattığı uzaklığın
Farkındaydık
Yazardım onu ve yazardı beni o
Okur okur geceler boyu okur
Aynı şeyleri aylar boyu her şeyden okur
Kalemlerimizi el ele tutar, hikayemizin romanını yazardık:
Mutlu başlar ve sonunda ayrılırdık
ve bunu hiç konuşmazdık.
Niye?
Bilmem.
Gülerdik korkunç boşluğa
Birbirimizden salıncaklarla yokluğa
Sonsuza ne hareketler yapar
En iyi kayışımı gördün mü şu acının üstünde
Bak ellerimi bırakıyorum şimdi falan
Derdik hep çok hehe
Süzülürdük ve falan
Yataklar, yollar, uyanışlar boyu
Her şeye üzülürdük
Çünkü her şeye sevinirdik de
İçimiz böyleydi.
Bilirdik. Bildirirdik.
Karanlıktaydık
Genelde o çabasında olurdu aydının
Bazen ben elimde fenerle gezer
Acılara "olsun" seçer
Karanlığa oyun boyardım.
Bitişi başlangıca veya
Ölümü varlığıma kadar getirirdi
Yüzüm
Olurdu öyle. Yüzüm gibi günler.
Öyle. Yüzümden günler olurdu ve buna
ağlaması gerekirdi en az birinin
Öyle günlerde
ben mecbur ağlarken niye yüzüme
Yüzümü yüzüyle gönüllü çoğaltan
birini hemen yanımda bulurdum.
Bittikçe başlardı şeyler.
Başladıkça biterdi.
Yani varla yok aynı şeydi ve
Olan olmayan birdi.
Biz, hepimiz, hem vardık hem de yoktuk.
Yahu buna kim inanırdı?
Bi Schrödinger'in kedisi
bi de biz inanırdık.
Yine de şendik çünkü, çocuklar bizden öğrenirdi
Garsonlar, köpekler, martılar bizden
Her şey bizden, herkes bizden gibi günlerde
görmeyi öğrendikçe birbirimize ev
birbirimize deli
birbirimize şehir, gökyüzü olur
Çizgi film izlerken komünizm konuşurduk
Öğrendiğim sözleri, öğrendiğim gözlerle dünyadan alır
Alır neyden oluştuğunu bilen
Kendimi karşısına koyardım
Her nasılsa orada, karşımda:
Varlığıma şiirlenen çok ilginç biri vardı.
Niye mi şiirlenen?
Bilmem.
Bir zamanlar, ev demek
biraz da yardım anlamındaydı.
Ve vardı.
Çünkü.
Kahkahayla bilinirdi: yanlıştı
Bilirdim mesela kötüyüm,
düşmüşüm, değerim hiç
İşte öyle günler, zamanlar
Karşımda bana tam zıddı bakan
Minik elleriyle çok güçlü biri vardı.
Acımı dinlerken yumruklaşmış
çok düşmüş elleri vardı.
Günlerin içindeydik yani, oralı sayardım içimi
Kitaplar, büyüler, oyunlar ve gizi dünyanın
Yaratırdık: romanlar, konserler, ölümler vardı
Depremler, göçler
İlaçlar, iğneler, kopuşlar vardı
Salgınlar, ekmekler, korkular vardı
Hastaydık, yoksunduk ama kahkahalıydık
Soy sop kirliydik ahali
Aynı pankartın altında ellerimiz bile vardı
O yıl, mart bile
mart bile o yıl
tam sekiz kere marttı.
Vardı evet gürültüden müzikler
Sıkıntıdan şenlikler
Her metrekareye bir boyut
Sözler ki ne sözler hala buğulara yazılan
Kayalıkların, dar sokakların koynu
Suçların, tuşların, büyülerin
Oh, işte biz de böyle
İşte biz de bu kadarız demenin koynu
Sadece bu kadarızı bilmenin koynu
Güvenle düşmenin sürekli koynu
Şimdi neye benziyordur ama hiç bilmem.
Perde bir buçuk.
Eskiden bilirdim şimdi
Hiç bilmem kendimi
Ne niye neye dönüşür
Nasılımdır iyi miyimdir
Cuma günü boş muyumdur örneğin
Ne bileyim ben
İçimdeki çocuk mu en çok
niye bilmem diyor
Bana bunu bildiren
günleri ben hiç bilmem
Öğrendiğim
beni benden
taşırmak ister
tamam ben bunu
bilirim
de duruşum bilmez
Hiç yokmuş gibi oluşu
bir defterin
niye bilmez
onu yırttım
O sanki
yüzü müydü birinin
Veya
Mağaramdan nasıl kaçmıştım
Nereye doğru nasıl
hafızalanmıştım:
Bir an milyara
bölündü de
Birkaç damla
ıslağına zamanın
Gidin burdan
denilir çok
gölgeler mi kondu?
Okşar mı şimdi bunlar, sorulu
ruhumu, erken geç, hiçimi
Konuşur muyum ayda yılda bir
kedime konuşur muyum
belki, bazen, söylenir miyim kısık
Der miyim:
Özlediğim biri değil
bir dostluk biçimi.
Bilmem.
Düşmenin
tek kişilik
olmadığı
zamanlar vardı.
Geçti.
Can dostum demişsek
Birbirimize
Ya düşmanızdır
ya hiç tanışmamışızdır şimdi.
Rüyalarda öyleyizdir. En iyi.
Ben en iyiyi falan bilmem.
Bilirim şunu: belki
biraz, sanırım
Günlerin içindeydik,
hep ordaydık
Bir eski sarıya
dönüşen şimdi
Bir koku ki ağzımda,
yokluğun tadıdır
Öyküdür içimdeki kısık.
Siren!
Yenildiğini bildiğim
oyunundan vazgeçmiş
bir çocuğun aklıdır.
İnen
Şimdi gözlerimden
kaçınan, arı
Anlaşılmış bir
yokluğun
hemen ardıdır.
O ki bir zamanlar
dostluktu
şimdi yakılmış
bir dağın
gülüdür adı
ve yerinden ayrıdır.
Niye?
Bilmem.
Şimdi hıçkırık ve dansın,
ölümün ve şansın
Unutuşla artan hazzın ya
hatırlamak istemiyorum
tarzı bir alnın
Saydam görüntüsünün
adı, o
En son yüzümü
Yalan ve kötüyle sevdi
Bu yüzden herhalde
Bir yokluğun
Tam bittiği o ekşi
yerde adı.
Ben artık bilmem.
İ.ş.k.i.m.o.
Benimle her şeyi kırdın
O zaman şimdi
Gidip birazdan
Kendimden ışıkla
Karanlıktan o heykeli
son kez, kızdıracağım
Gidip biraz kendime
bir gerçek alacağım
Dumanların gücüyle
zerreme uçacağım
Çocukluk kadar
kalmış andan
Bir karanlık koparıp
Kimin heykeliydi bu?
kimseye sormayacağım
Doğru cevabı hep çünkü
biliyor olacağım:
Bilmem.
hehe.
Bir rüyadan uyandım
ki ben
Artık
bilgimi sevmem
Hiç.
Şiir oluşurken dinlenen o iki şarkı:
https://open.spotify.com/intl-tr/track/3gwb9P4cbbprClcAvA5GVt?si=c9ee9f2759d54d5d
https://open.spotify.com/intl-tr/track/5KTZgG84bKFGm53lhLtTqc?si=27e3e3ade6e44a00
Bektaş Şenel
2024-01-12T01:52:57+03:00Eksik olmayın dostlar. İyi ki varsınızdır. 🌿
mocan
2024-01-12T01:41:13+03:00Oralarda olmak isterdim. Hislendim de teknik bakamadım özür dilerim. Ellerin bir sıfatla yücelsin olur mu
Kevser Karakaş
2024-01-12T01:38:04+03:00Yazmasan delirecektin noktası. Şiir seni dürtmüş yaratılmak için. Ve iyi ki dürtmüş. Bir dünya his uyanışı. Aklına sağlıklar.
Nilay
2024-01-12T01:31:30+03:00Kaleminize sağlık 👏🏻