Birazdan patlayacağım. Son kırk beş dakika. Bedenim Hiroşima’ya dönecek. Tüm kemiklerim ağrıyor. Hepsini patlatacağım. Dünya üzerinde nefes alan tüm canlıların bedenlerini ikiye ayıracağım. Cehenneme inanmıyorum, yıllarca cehennemin içinde yaşadım. Tanrı da dinler de hepsi ben doğana kadardı. Annem bilemezdi bir canavar doğurduğunu. Bilemezdi yirmi altı yıl sonra kendi evladının onu öldüreceğini. Bilseydi ben karnındayken dayardı silahı kafasına. Kırk dakika kaldı. Üşüyorum. Etim birbirine çarpıyor. İnsanları izliyorum. Babasının sırtına binen çocukları, birbirine sarılan çiftleri… Hiçbiri hak etmedi yaşamayı benim kadar. Ben acı çekiyorsam hepsi acı çekmeli, ben ölüyorsam hepsi ölmeli! Yanıma gelip “İyi misin?” diye sorsalardı belki, çekmezdim zihnimin tetiğini. Fakat her şey için çok geç artık. Bedenimde patlamaya hazır yirmi üç tane bombaya ev sahipliği yapıyorum.
Hiç doğmamalıydık. Vâr olmamalı, nefes almamalıydık. Bize hayat veren oksijenin, verdiklerini geri alma vakti gelmişti. Son yirmi dakika. Ölüm bir adım daha yakınımızda. Kimse yirmi dakika sonra öleceğini bilmiyor. Her şeyi ben biliyorum. Belki birisi yanıma gelip ne zaman öleceğini sorsa rahatça verebilirdim yanıtını. “Bin iki yüz saniye sonra.” Fakat ölmeden önce de görünmezdim. Kimse ne zaman öleceğini merak etmezken ben saniye sayıyordum. Ben bir canavardım. İnsanlardan farkım buydu. Onlar hiç bitmeyecekmiş gibi yaşarken ben aldığım her nefesi sayıyordum. On dakika kaldı. Bacaklarım uyuştu. Herkesin bu kadar sakin olması beni delirtiyor. “Birazdan organlarınız taşlardan toplanacak, cesetleriniz bulunamayacak. Nasıl bu kadar sakinsiniz lan!” diye bağırmak istiyorum. Belki o zaman duyarlar beni, anlarlar. Belki biri sırtımı sıvazlar, “Gel, eve gidelim.” der. Zihnimi ardımda bırakmaya hazırım. Evimi kaybettim, burası neresi, bilmiyorum. Kar yağıyor. Son üç dakika. Her şey bitecek, kavuşacağız huzura. Bu evreni nasıl vâr ettiysem öyle yok edeceğim. Cesetlerimizi kar örtecek, üşümeyeceğiz. Karlar eridiğinde de hiç doğmamış olacağız. Son altmış saniye. Dünya yok olacak. Benimle beraber herkes ebedi bir uykuya dalacak. Uyku ilk defa bu kadar tatlı geliyor. Güneşi bir daha doğuramayacağım. Son on saniye. Gözlerimi kapattım. Yedi milyarı düşünüyorum. Bir daha hiç dirilemeyeceğiz. Üşüyorum ve tekrarlıyorum: “Hiçbir şey yok, hiçbir şey yok, hiçbir şey yok… Ölüyorum.” Üç, iki, bir…
Mısra Ergök
2022-03-21T12:30:14+03:00Farklıydı. Bakış açınızla bunu hikayeleştirmenizi sevdim ben.
Seniya Burçak
2022-03-21T11:30:59+03:00İlginç bir öykü... Kaleminize sağlık.
Furkan Karah
2022-03-21T00:29:27+03:00Çok başarılı bir öykü. Değinilmemiş konular hakkında yazılması beni mutlu ediyor. Onca bayağılın arasında bu şekilde sivri görüşlere ihtiyacımız var. Kalemine sağlık.
Ceylin Ay
2022-03-21T00:27:58+03:00güzeldi
melis
2022-03-21T00:22:07+03:00hayat pollyanna’dan ibaret değil mükerrem, her şey bir öyküye konu olabilir. karanlık tarafı da ele almak lazım. kağıda yazdığım için çok ayrıntı veremedim, affına sığınırım