Ruhum önünde, tozu dumana katıyor yamyamların!

Donmuş ellerini unutmuş karlı dağların yamaçlarında,

Aç kurtların iştahından her şeyi için kaçıyor!

Kaybettiği ömrü dahi bırakarak ardında, kaçıyor...


Ruhuma yok mu gösteren temiz bir yol?

Arzularının kölesi, kendinden kaçan ruhuma,

Sıyrılmak için et olup kemiği bildiği aşkından!

Tüm olanlar karşısında donup kalan şaşkınlıktan!


Perperişan olmuş, diktiğin yüce tahtların,

Ancak bir savaş alanını andıran, aşkından!

Durduracak bir güç var mı akıp giden zamanı?

Yüreğimin kuru ormanlarına atmışlar hainler,

Cayır cayır yakan yaş olanı bile kuru samanı!

Kovalarmış yıllar böylesine hızla kaçanı,

Dursam eğer bırakır mı peşimi koşanlar?

Korkumdan değil kaçışlarım! Utancımdan hiç değil!


Bu yamyamların bu aç kurtların iştahı,

Sömürüyor, ağzından kan damlayan bir vampir gibi,

Karanlıkta, aslanın ininde bıraktığım zavallı hayatımı!

Ah zavallı hayatım! Ah zavallı hayatım!

Ben sana demedim mi sesini çıkarma diye?

Ben sana demedim mi nefesini hızla alma diye?


Bu karanlıklar, elbet yarılır aydın bir günün başında,

Bu aydınlık ne zaman var olsa terk eder gözlerini!


Güneş kamçılarken ay'ı, ilk önce kendine söyle sırlı sözlerini!

Susmakta olan canavar, uykusundan uyanınca,

Dilin tutulur senin! Hem dilin, aklından çok konuşmaz!

Ne dediğini bilmeyen bir deli gibi tekrar edersin,

Onu çok sevdiğini... Onu çok sevdiğini...


Peki ya ay şefkat gösterince yüreğine?

Sıcak bir kedi gibi, kaptırır gidersin kendini!

Kovalayacak mısın sen kendi kendini?

Kışları sevdiğini söyleyecek misin yine kendine?

Kemiklerini ısıtınca güneş, gülecek misin kendince?


Sus... Sadece sus... Yakalandın işte! Yakalandın!

Neyse ki kendime vereceğim kendi cezamı,

Katlettiğin bu ümitler, umutlar adına!

Tıpış tıpış gideceksin, kırdığın kalplerin darağacına!

Titremeyecek ruhun bu sefer, gözlerin bağlı,

Geçen seferki gibi olmayacak!

Bir cesaret abidesi gibi, dolayacağız yağlı urganı boynumuza!

Yeniden doğacaksın, yeniden doğacağız!

Komik gelecek evet! Tam da öldürüldüğümüz yerde!


Şakalar yapıyorsun komik olmayan!

Gülüyorsun kendi kendine, delirmiş gibi!

Neyi kanıtlayacaksın kendine, bana?

Ruhunu satarak, ruhunu vurarak?

Aklımdan hiç çıkmayan, o günkü gibi?


Gerçek olmayan bir ölüm, aralar yeni yaşamı!

Sen öylece yaşamak istersin karanlıkta!

Aydınlatacağım karanlığımızı,

Boşu boşuna gönlüne alıp çürüttüğün aşkı!

Merak etme ölmeyeceğiz gerçekten...