Yeryüzünde bir sürü kadın… Bu kadınların kimisi kendisini tabiat ananın kızı olarak görür ki Tanrı’nın oğlu olmaktan daha yücedir bu onlara göre. Kimisi ise şunun torunu bunun kızı olarak anılır. Onlar kendi adlarını bulmaya çalışır adları kaybolmuş gibi, bu yüzden bir matemdeymiş gibi yaşayıp dururlar isimlerini bulana kadar. Bazı kadınları bazıları orospu gibi görür, küçük bir kız merak eder: Oğlanlara “orospu çocuğu” diye küfür edebilmek için mi böyle görürler yoksa gerçekten etek giyiyorlar diye mi? Bayram günü için aldığı tütülü elbisesine bakar ve nedense merak ettiklerini hiçbir büyüğüne soramaz.


Tabiat ananın kızları, şunun torunu bunun kızı ve orospular. Hepsinde dolgulu dolgusuz, küçük büyük, bazı oğlanların yayık ayran dediği şekilde, bazılarının biri daha büyük diye dalga geçtiği bir çift meme var. Bir de sütyenler... Vitrinlerde, podyumlarda, tişörtlerin altında, askılı askısız, destekli desteksiz, bazen ikizlere takke diye satılan bazen de üç al iki öde diye avantaj haline gelen sütyenler… Giy, yıka aman balkondaki ipe asma. Dantelli, kırmızı, leoparlı, düz, saten… Çeşit çeşit. Bekar bir kadınsın, kimse görmüyor nasıl olsa (bıyık altı bir gülüş) sen kendine düz al. Giy, yıka aman balkondaki ipe asma.


Küçük bir oğlan annesiyle kadınlar tuvaletine girmek zorunda kaldığı gibi iç çamaşırcıya da girmek zorunda kalır. İyice utanır büzülür, içindeki merakı söndüremez gözlerini yukarıya kaldırıp. Ve düşünür, okuldaki kızları, sokaktaki kadınları düşünür ve kıyaslar. Nasıl çıkıyorlar, der kendi kendine. Öyle aniden bir gecede mi? İki yuvarlak. Annesi ablasına sütyen bakarken hep bıyık altından güler, ablası ise mimiksizleşir. Sıkılgandır. Gözlerini kaldırır yukarıya, ablasına. Anlamadı bol kıyafetlerinden nasıl büyüdüğünü memelerinin.


Paralel evrende gibi bir başka aile: bir anne, bir oğlan çocuğu ve bir abla pazardadır. İç çamaşırların cephede gibi durduğu tezgahın önündedir. İkizlere takke, diye bağırır bir adam. Çoraplarıyla çıkmış tezgaha, gövdesine de geçirmiş bir sütyen. Bu anne, kızına tencere kapatmasını söyledi memelerine. Kız onu dinlemedi, aynı şeyi söyleyen komşuları da mahalle kuaförünü de dinlemedi. Kardeşi, satıcıyı taklit ederek bir sütyen tuttu üstüne. Yüzünü tuhaflaştırıp komik bir hal aldığını sanırken diğer eliyle sütyenin dantelinde dolaştırdı elini. İkizlere takke. Anne kaldırdı seçtiği bir çamaşırı. Bu ne kadar? Kız, havadaki sütyene baktı. Utandı biraz. Fiyatını duyamadı.


Küçük bir kız gördü ki sokakta sütyen giymeden dolaşanlar da var. Büyüsün, dedi. Ben de giymeyeceğim. Nasıl korse giydikleri için şaşırıyorlarsa o geçmiş çağdaki insanlara, gelecek çağdaki insanlar da onlara şaşıracaktı işte sütyen giydikleri için. Büyümez inşallah, dedi bunu duyan annesi.


Bir oğlan çocuğu büyüdükçe fark etti ki annesi evde de sütyenle geziyor. Daha dikkatlice baktı da gördü ablası da öyle. Bilemedi ne hissetmeli, ne düşünmeli. Suçlu mu, mahcup mu yoksa doğal mı? Bir gün bilerek çat kapı gitti okuldan bir arkadaşına. Annesi açtı kapıyı, üstünde bol bir elbise vardı, anlayamadı anlamak istediğini. Kendini biraz tuhaf hissetti.


Bir kız uzattı saçlarını memeleri büyüdükçe. Topla, dedi annesi. Masanın başına otururken saçlarını topla da dökülmesin saçların yemeğe. Hep yemeğe döküldü saçları. Her yemekte annesinden bir azar işitti, ardından kavga etti. Sonunda saçları kesildi. Anladı annesi yemeğe dökülen onca saçın sebebini. Küçük bir kızın annesiyle arası bozuksa kadın olma yolu daha da taşlıdır onun için.


Bir kadın baktı çekmeceyi dolduran sütyenlerine. Giymeyeceğim artık, dedi. Tabiat ananın kızı gibi hissetti kendini, kimisi ona “orospu” derken.

Başka bir kadın evinin bahçesinde otururken demirliklerden tırmanıp aşağı atlayan çocuğunun peşinden koştu. Çocuk kovalandığını fark edince gülüp yan komşunun bahçesine koşturmaya başladı. Annesi panikle komşuya bağırıyor, bir yandan da bahçede koşan oğlunu yakalamaya çalışıyordu yola çıkmasından korkarak. Komşu kapıyı açtığı anda oğlan evin içine daldı. Kovalamaca oyunu sanılan şey komşunun evinde devam etti. Nihayetinde oğlan kolundan yakalandı. Biraz hırpalanarak eve geri götürüldü. Ben artık evdeyken de sütyen takacağım, dedi kadın. Bu çocuğun ne yapacağı belli olmuyor. Komşunun evine sütyensiz daldım onun yüzünden, dedi. Ama o an öyle bir durumdaydım ki çıplak bile olsam düşünmeden girerdim.


Bir adam uyandı. Gece birisi vardı, şimdi yalnızdı. Kadınlar gitmek istediklerinde ayak izi bırakmadan gidiyor, sanki buharlaşıyor, diye düşündü. Biraz gururu kırıldı. Geceyi sorguladı. Sonra dalgın gözleri yerde duran sütyeni gördü. Onu çıkartıp attığı anı hatırladı. O anki his yeniden yerleşti içine, birkaç saniye sonraysa kadının gittiği gibi buharlaşarak gitti. Peki ama neden bırakmıştı sütyenini? Unutması imkansızdı. Aklı bunu düşünmek yerine bir anıya takıldı. Ablası günlüğünü sütyenlerini koyduğu çekmeceye koyardı, okumasın diye. Yasaktı ona artık her çekmeceyi açıp karıştırmak. Yine de açardı. Günlüğü okumazdı. Bir kadın neden sütyenini bırakıp giderdi?


Şerefsiz, dedi kadın. Çantasındaki bıçağı yokladı. Adi şerefsiz. Kollarını önünde sıkıca bağlayıp hızlı adımlarla ilerledi. Gözleri öfkeden dolarken korku anını atlatmış olmanın rahatlığıyla yaşlar süzüldü yanağından. Adi, dedi. Şerefsiz, dedi. Bir polis arabası geçti yanından. Adi şerefsiz, dedi.

Mahvettin, dedi kadın. Biri mi hediye etmişti, deyip bıyık altından güldü adam. Sorun bu değildi. Yine de kopmuş sütyen kaldı öylece yerde. Onlar sevişti. İlk önce adam sonra da kadın uyudu ve sabah ilk önce kadın uyandı. Giyindi kuşandı. Önce adama sonra da yerdeki sütyenine baktı. İkisine de veda etmeden uzun saçlarını iki yanından önüne atarak evden çıktı. Bir arkadaşına sütyen hediye edecekti.


Genç bir kız arkadaşlarıyla alışveriş merkezini gezerken üç al iki öde kampanyasını gördüler. Birimiz bize hediye alsın, diye şakalaştılar. İçlerinden biri onları ciddiye aldı. İçeri girdiler. Hayattaki tek destekçim bu, deyip gülerek destekli sütyen seçti biri. Diğeri bu espriye gülerken satenlerden seçti. Kendisi de sadece kampanyadan faydalanmak istermiş gibi öylesine seçtiğini aldı. Eve gidince annesine olanları anlattı. Arkadaşının esprisini de… Bekledi annesi gülecek. Orospu olacak herhalde, dedi annesi. Senin bunu söylemeye hakkın yok, dedi cevaben. Kimsenin yok. Çünkü artık biliyordu ki bir oğlan “Orospu çocuğu,” derken karşısındakine değil, sadece karşısındakinin annesine küfrediyordu. Ama arkadaşı şaka da yapsa bir gerçeği söylemiş gibi haklıydı. Annesi gülmedi diye gülüşü dondu sanmıştı genç kız ama aslında bunu fark ettiği için donmuştu.


Kadınlar ve sütyenleri diye düşündü biri. İşe yeni başladığı iç çamaşırcıda bir sigara molasındayken ve yaktığı üçüncü sigara bitmeden bitti molası. Yeniden dükkanın içine girdiğinde “Kampanya bitti mi?” diye soran bir müşteriye “Bitti,” dedi.