Sözleri ikiye bölen sarı bir yalnızlıkla

uzandığım yatak.

Seni keşkeyle diktim ağzıma, dilime.

Ve seni koştukça içimde

kendi mezarıma koştum aslında.

Kan durmuyor.


Simsiyah bir elvedadan süpürdük gözlerimizi.

Bembeyaz yalnızlığımı kirlettim seninle.

Öksürerek kusmayacağım yavan acılarımı.

Ve seni kendi elimle yazdım.

Kan durmuyor.


Özleyerek rüzgardan üşümek çalan

sarışın çocukların gamsız gözbebekleri.

Kırık bir beli okşuyor ellerim yıllardır.

Kan durmuyor.


Pasparlak bir gökyüzünden

iğneler damlıyor elmacıklarıma.

Herkesin gülüştüğü durakta,

ben sararıyorum, sarı oğlanlar uğruna.

Ben sana dönüşüyorum.


Kaküllerimden ekşi menevişler şapırdıyor.

İki kişilik aşklar tek bacakla koşulmuyor.

Ve senden bana

benden sana

narin bir köprüyle

yalpalanıyor.

Kan durmuyor.


Bir hayaletin gölgesiyim ben.

Bunu aşkı kopya çekenler biliyor.

Sekerek elinden tuttuğum kambur yalnızlık.

Törpülendikçe köpüren göz pınarın.

Ve sen bana bakmamak için ısrarla,

içini kaşıyan sadist anılara sığındın.

Ve sen gıcıklandıkça yalnızlığın ortasında,

ben sana daha fazla bakmak için ısrarla,

tüm sarı yalnızlıklara simler fırlatıyorum.


Gül kokan parmaklarla kan taşıyorum yatağa.

Ve ben sana dönüşüyorum,

ayazı paçasından akan gövdesiz bir özlemle.

Kan durmuyor.

Şimdi tüm sarı oğlanlar,

Kan çanağı gözlerle adımı ezberliyor.


Sen beni unutmak için ısrarla,

Esmerleşiyorsun.

Kan duruyor.