havada vurulduğum antidepresanlar
ve sürekli insan kafalarının yanyana kaynayıp durduğu cadde dolusu bir kalabalık
kalbine gözlerinden, yani pencerelerinden zincirlenmiş evler
uykular sayıkladığın tüysüz karabasanlar
delirdiğini sanan nesneler
din müfettişi sadakat
dükkanlardan taşan menfaatler
korkunun ecelle nöbeti
köpüren ciğerlerinle taptığın sözler
saydığın duvarların habire eksik çıkması, dağılmış hakkın
çalıntı sesler, cesetler ve çeşitli serzenişler
gözlerinin kemirdiği yarı açık kapılar.
bir kahvaltının tam ortasında ağzımdan tükürüğüm kanlı bir yeşil zeytin tanesidir bu dünya.
birilerine sarılınca hemen kaybolan çocukluk
makyajlı temaslar, yaşayan ceza, kırılan çıplaklık
ve sadece acıdan yıkıldığını bilen yataklar
zarif morfinlerle isimlerini elmacık kemiklerinin camına kazıdığın şeytanlar
adım erkek ve sadece kahrolsun sıradaki bütün şarkılar
gitgide adımlarıma yayılıyor bu şehir sokak sokak
saat sabahın karanlık şahidi
can çekişiyor aslında hep siyah
hayat kekeme bir yasaklar vesvesesi kürsüde anlatamadıklarına ağlayan
ve avuçlarımın nasırlarına sıkışmış kafesleredir bütün bu kopuşlar.
kaçarak yaşıyorsun denir buna, çünkü bazan ayrılmak, tek aklı başında olan intihar.
son olarak, hadi inandırsana beni
bu dünyayla yaşadığına
Aykut Akgül
Aykut Akgül
2023-07-05T23:33:15+03:00Teşekkür ederim, hem yorum hem alıntı için.
Melis Yüksel
2023-07-05T23:14:46+03:00"bir kahvaltının tam ortasında ağzımdan tükürüğüm kanlı bir yeşil zeytin tanesidir bu dünya." şiirlerini okumak keyifli Aykut, kalemine sağlık.