Kurumamış dünya çamaşır iplerinde

Güneş yüz dönmüş, dönmemiş hesap mı sorulur?

Seninle bir hatıraya ortak olurum aniden

Öyle çabuk bir ayna içine çeker bizi

Kalırım taze damlalar gibi yapraklarında

Öyle bir susarım ki parelenir camlar ardından

Kalırız tılsımların içinde

Ben, yine mi kaybettik derim sana

Sen, bu sefer kaybolduk dersin gülerek


Dağıl üstüme kayalık çiçeği

Yazı geçirelim işçilerden

Maaşlarda eksik koymayalım


Bana kazanmayı öğretirsin

Kumarlar oynarız, hileler yaparız, borçlanırız toprağa

Sonra asılır yüzün akıbetinden

Sen nerelisin dersin bana

Benim yurdum yok demek isterim ancak

Ayaklarına sarılan kayalardan ağlama

Kuşlardan yanmasın canın uçmazlığına

Bir mevsim, az zaman mıdır?


Dağıl üstüme kayalık çiçeği

Kışı geçirelim çocuklardan

Anneleri merakta koymayalım


Zaten ben sevmedim ki yaşamayı

En az beş kere ölmek istedim

En az bir kere yaşamak...

Hiçbiri olmadı.


Cenazeme gelmeseydin ne olurdu?

Kim ölürdü çiçek olmasa mezarlıklarda

Senin garezin neydi ölümü yaşama satarken

Benim batarken,

Uyanılmaz uykulara yatarken...


Dağıl üstüme kayalık çiçeği

Geçelim yaşamın yüzünden

Dillere sürelim tavına çeken yalanları

Kanımız aksın aynaların sırrından ki ölmeyiz


Dağıl üstüme

Bilmeyiz;

Tanrıyı merakta koymayalım.



Fotoğraf: Emi