merhaba, şarkıların koyduğu sınırları kaldırıp her şeyi kendimce ifade etmek istedim. zira bu aralar hayatım, köşeye atılmış damacanaya takılan pompayı andırıyor ve damacana pompasıyım diye bir şarkı yok. pompalamasyon da benim için bi’ misyon değil. sokakta yalnız başıma dolaşırken sevmek için çağıran birine tısladım bugün. kedi değilim elbet ama benim de bazı aşklarda sokakta kalmışlığım var. canım yanar, yaram kanar belki. başlayalım mı?


“zaman nedir?” gibi klasik ama bilimin bile cevaplayamadığı o soruya cümlelerimi kasarak değinmek isterim. zaman, sevgisizliğin umududur. daha önce hiç sevilmemiş olsan bile sevileceğin ana yakınlaştırır. her insan bir gün sevilir. bu umut içine su olup akar. o anki sevgisizliğin ise içini yakar. bu sefer sebebi sen değil, benim. eski acılara bakıp küsmedim sevdalara ama barışmamışım belli ki. sevgi de zaman gibi algısal bir yanılsamadır belki.hatta bu yüzden zaman da sevgisizliğin umudu değildir. gerçek şu ki umudun göreliliği yoktur. umut, umuttur işte. belki bir gün o umut, unutturur.


yaşım yirmi altı, bir iki aya yirmi yediyi çalacağım hayattan. aslında epeydir blog yazıyorum ama kendi kendime çalıp oynadım hep. mottom, başkan baştan başla. o yüzden yarım kalmışlığımı paylaşarak, yazarak, çaldığımı söyleyerek tamamlayacağım. herhangi bir işim yok ama genelde sekiz beş yaşamaya çalışıyorum. ara sıra da yorgan altında ücretsiz izne ayrılıyorum. burayı, müziği ve tasarımı hayatımın merkezine koyup devam ediyorum hayatıma. büyük konuşmayı bıraktığım için bu blogda asla bÜyük Harf görmeyeceksin. asla demeyi ve büyük konuşmayı bırakmam gerek. o yüzden susup buraya yazacağım bundan sonrasında da.


ekimin yirmi yedisinde ilk şarkım çıkıyor. heyecanlıyım bi’ miktar. size onun hikayesini de anlatacağım bir sonraki yazıda. perşembeyi cumaya bağlayan gece yayınlanacak. dinlenmesi bol, yolu açık olsun.


şarkılar yayınlanana kadar sanatçının kalıyor. sanatçının yüklediği anlamlar, dinleyenlerin yüklediği anlamlar yanında anlamını yitirebiliyor. yazdığın, çalıp söylediğin bir duygunun başkalarının da hayatına dokunması müthiş bir his. umarım, senin için de dinmez bu fırtına. yok, vazgeçtim. orada kastettiğim fırtına, sevgisizlik. beddua gibi oldu bu. şarkıyı dinlerken dinmesin diye düzelteyim.


kimsesizlerin kimsesi olmamış ama kendi kimsesizliğine ses olmuş, her bitişin bir başlangıç olduğunu hatırlayıp baştan başlayan bir başkanın satırlarını okudunuz.


sevgiyle.