bir insan kaç defa aşık olabilir, şu kısacık ömründe?
kaç defa atabilir bir kalp, birisi için?
bilmiyorum.
bilmemek yorucu geliyor. dipsiz bir çukura doğru sürükleniyorum.
ona aşık mıyım?
hayır.
yani, bilmiyorum.
birini ilk kez gördüğünüzde anlarsınız bir şeylerin yaşanması gerektiğini. o ilk bakışta, ilk kez değince gözleri gözlerinize…
anlarsınız.
ama bilirsiniz, doğru hikayelerdeki yanlış insanlar da olabilirsiniz.
bazen işler gitmesi gerektiği gibi gitmez, kapılabilirsiniz, hayatın akan ırmaklarına doğru sürüklenirken.
aklınızda bir şarkı çalar;
söyle.
neyi söyleyeyim yahu?
bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir, demiş sokrates.
sokrates demiş, ben dememişim ki.
öylece bir hallerdeyim.
bildiğim hiçbir şey yok, hayatın bu acımasız nehirlerinde sürüklenip gidiyorum. elimde biraz çiçekle, pembe.
sevebilir miyiz yeniden birisini, yeniden atar mı kalbimiz?
yoksa kurudu mu, kitaplarımızın arasındaki çiçeklerimiz gibi?
sorularımın cevaplarını vermekte zorlanıyorum, kafam karışık. huysuzum. güvensizim.
korkuyorum.
korku.
ne tuhaf bir duygu, aşk gibi.
birinin eline silahı veriyorsun, ona soyunuyorsun, önünde eğiliyorsun.
halbuki öldürebilir seni, bunu biliyorsun.
bunu bilerek seviyorsun.
çok güçlü bir duygu bu, aşk.
üç harf, ama içinde yüzlerce duygu barındırıyor, yüzlerce olay. yüzlerce nefret, kin, öfke…
belki de korkmakta haklıyımdır.
tanrım, haklı olmanın yüceltildiği bu evrende, ilk defa yanılmak istiyorum.