Üzüm aynı güneşe bakıyordu
Aynı yağmur suvardı buğdayları
Yürürdük yollardan evvel
Ardımıza şehirler kurulurdu
Kime sorsak kendi kesmişti mührü oysa
Nereye baksak gözleri kanardı ihtirastan
Uykusundan uyandırdılar çocukları
Başlayıp bitmelerin, yolda bırakmaların, düşmelerin
Ne kadar kaygılık yanı varsa günü aç geçirmenin
Rahatta, bir kapının önünde, kendi evinde
Uzağa gitme demenin tasması boynunda
Benziyordu ipleri kesen uçurtma hırsızlarına
Yine de yürüyordu çocuklar, yine gözlerimizin içine
Bir nakışa asırlık isimler veriyordu.
Öyle de olacaktı.
Güneşin yüzünde bir meydan beliriyor
Geliyoruz çeşmeler ve kurnaları, meydanlar
Her yiğidin heybesinde ayna
Her güzel bir hançeri kaldırıyor hayalinde
Şehirlilik, vitrin canavarları, ve ölmek iştahı büyüyor
Bir elma bölünmez paylara bölünüyor
Haram lokmalar çocuklara
Yazıklar çocuklara
Çocuklar bir eyvahın sırtında kızıla kesip
Çocuklar çıkıyor yolculuklara
İçimde ölmeye gidenlerden bir müze
Sevgilerim, kanatan çiçekler gülüyor yüzümüze
Uzaklara bakıyorum uzaklar benim olsun diye
Koparıp alayım, sesim çıksın ne var?
Ürkümden geçmiyor derdim sevgiliye
Yürüyorum onların tozlarına
Yüzümü rüzgarıma siliyorum
Kim öptü beni, ne götürdü ciğerimden kendini?
Kanıp yalanların en çıkmazına
Sonu vardır yaşamanın,
Vaktim dardır diyorum.
Karışıyorum bir herkes gibilik alıyor
Düştüğüm yere, gittiğim nere
Ne denir böyle yaslı, duman gibilere
Bilmiyorum.
Fotoğraf: Yasemin Çargıt
Nermin B
2023-12-28T20:42:55+03:00Çok güzel dizeler. 👏👏👏
Kevser Karakaş
2023-12-28T19:52:57+03:00"Uzağa gitme demenin tasması boynunda" kendini buldun mocan