Beklemek, senelerdir yaptığım yegane şey

Toprağın suyu, akrebin yelkovanı, insanın insanı beklemesi gibi

Aradan seneler geçti, zaman durmadan aktı vefasızca

Senelerce bir köşede durup hatırlanmayı bekledim

Duyduğum ezan sesleri, sela seslerine karıştı

Bende bir gençlik ölümü saklı kaldı

Öyle kuytulara sakladım ki kimseler bulup çıkaramaz onu benden

Şimdi anladım insan neden doğumuna ağlarmış

Neden gökyüzü tüm matemini sonbahara saklarmış

Vedalaştığım tüm hayallerimden geriye ufak bir parça kaldı bedenimde

Tüm hayatımı bu parçaya bağlayan ben bilemedim

Bilemedim hayatım bir çıkmaz sokaktan ibaret

Her adres aynı yere çıkıyor

Kaçamıyorum kendimden, kaderimden

Yüksek tepelerin ardı yok benim için

Artık güneşin doğmasını beklemiyorum

Karanlıktan ibaret benim hayatım

Suçlanmışım, cezamı çekiyorum

Tüm insanlığın işlediği günahların kefaretini ben ödüyorum her dakika hayatımla

İnsan hiç kendi hapsini elleriyle yaratır mı?

Hakimin kendisi olduğu mahkemede kendine müebbet verir mi?

Öyle bir mahkeme düşünün ki suçlusu ben, kurbanı ben, hakimi ben, şahidi ben

Peki ya gerçekten kimim ben?