dünyanın bir patlamayla meydana geldiğini söylemişlerdi onlar. asırlardır süregelen tartışmayı yalnızca kırk beş dakikada sonlandırıyorum. işte bakın! o zavallı ve korkak teorisyenlerin aksine, pimi çekmeye cesaret etmiş bir pratisyen olarak ben, ilk ânı; dünyanın başını kendi sonumda gösteriyorum sizlere. insanın, insana saplanmaktan ibaret bir düzenek olduğunu ispatlıyorum. zorla tutup çıkardığınız sahneden, sol arka kısmında "written by shakespeare" yazan kolumu karnıma atarak, son kez önünüzde eğilip kendi arzumla iniyorum. ve siz! tiradıma göz yuman, kulak tıkayan seyirciler! bu çan, yalnızca benim için çalıyor olmayacak. bir kısmınız benimle birlikte dinleyeceksiniz. beni görmediğiniz için iç organlarımı suratınıza çarpacağım. duymadığınız için içimde kaynayan kızılı kulaklarınıza boşaltacağım. yirmi dört yılın sonunda, bu dünyaya dair her şeyden içi arınmış göğsümün çevresindeki yirmi dört bombayla selamlıyorum sizleri. şu meydanda süzülüp avuçlarıma çakılan her kar tanesi kadar başkaydım sizlerden. bir bütün olarak anlayamadığınız ben, parçalanmış halde anlatacağım kendimi. 


sahi hestia... en benzer yabancım. acaba beni tanır mı? birbirinden metrelerce uzak, yüzlerce parçamın içinde dudaklarımı bulup beni son kez öpebilir mi? bunu öğrenemeyeceğim. annem ve babam beni affeder mi? bunu da. ama ben ikisini de affetmeyeceğim. şu iskelenin yanında, babasının kanadığını ilk kez gören küçük çocuk da onları affetmeyecek. henüz birbirilerinin en saklı yerlerine dokunamadan ayrı taraflara uçuşan şu taze sevgililer de. bir daha asla fileleri havalandıramayacak bu genç futbolcu ve saçlarını tarayamayacak şu genç kız... en başında, beni o kuvözden sağ çıkardıkları için hepsi lanetler okuyacak onlara. bilemezlerdi onlar... bilselerdi! anneler ve babalar her şeyi bilmez miydi?


kalarak boğulmaktansa uçarak yanmayı tercih ettim. son vapur kalkıyor, sirenler ve çığlıklar yükseliyor. ben yuvama dönemiyorum. gözlerim yuvasına dönemiyor. son sefer de olsa hestia'yı göremiyorum. bir şeyler karalamak istiyorum ama ellerimi bulamıyorum. perde kapanıyor, en geniş zamanlı şiir'i yazamıyorum. dünya patlamaya benden başlıyor.


işte perdenin kapanışı, karnım ve kolumun teması. 

işte parmaklarım ve düğme, kar ve ateşin buluşması. 

ve sirenler. 

ve çığlıklar. 

hestia'yla dudaklarımızın ilk kez buluştuğu kadıköy meydanı! 

işte, saçılıyorum!