İzbe, ıssız ve karanlık bir yerde.
Kafamda mavi bere.
Bağırtırlardı gırtlağı yırtarcasına her sabah;
‘Cesuruz, güçlüyüz çünkü biz komandoyuz.
Aslanlar hey! Kaplanlar hey!'
Ama bilmezlerdi ki
aklıma her geldiğinde,
düşerdi tek tek mevzilerim.
Tutuklu kalırdı tüfeğim.
Çökerdim olduğum yere.
Sızardı karakola çatık kaşlı,
kandırılmış esmer bir oğlan.
Saplardı ağır ağır hançerini göğsüme.
Ve ben duymazdım
senin bana bıraktığın hançer acısının yanında…
Bu dağ başında,
seni anlatan bir şarkıyı dinlediğimde,
kala kalırdım öylece.
Yaşatırdım her bir notanın içerisinde.
Sen ise çoktan es verip,
öldürmüştün beni içinde.
Haince…
Ve artık başka şarkıları dinlerken sen,
içinde yaşatırdın düşlerini ona.
Hayallerini
ve
ve
Dilim varmıyor, elim yazmıyor.
İçinde büyütürdün ona
Ne yazık ki
sevdanı…
Ben ise hep aynı şarkıda ve bıraktığın es notasında;
mahur,
biçare
bir avuç renkli ilaçla
Kafamın içerisinde sende kaldım…