Seni tanıyorum.

Bir kuyunun güneşi gören yerinden dünya

Anlamak nedir bilmeyi erteleyerek bir yandan

Uyanmıştın bana sorsalar

Bana sorsalar ele verirdim sırrını ağlayarak

Ben sır kaldıramam bu eğreti aklımla

Kaldıramam dünyada sevdiklerim var.


Ne var sanıyorsun bu kirli yüzümde

Bilmiyor musun düşüp kaldığım ateşleri öyle

Dövüşemediğimi, ezildiğimi duymadın mı henüz?


Kalabalık bir şehirden kaçıp geldim aslında

Tatil havasında yürüdüm bulvarlardan gara kadar

Hiç foya vermedim şehrin aşinalığına

Biliyorum ölüme de böyle yürünür

Biliyorum yorgunluğa da


Bu çöllerin beni çeken hiçbir şeyi yok senden başka

Boynuma üflediğin nefesinden kaçtıysam özür dilerim

Biliyorum akşama koynunda ulaşılır

Senin ateşin aydınlatmadan da yakar biliyorum


Bu benim sana kaçıncı gelişim

Menzilimi bilmek yolumu kirletti

Aklım başımdan gitti

Canımın kıymeti yitti

Yalnız beni alsan yetmez miyim?


Sabahları sıcak çay içililirdi soğuklarda

Kalabak aralarında yer seçilirdi

Oturup anlatsam ilk defa duyar gibi dinler misin?


Teslim olsam kabul görür müyüm?

Üstümü başımı yadırgarlar mı götüreceğin yerlerde,

Konuştuğumu anlarlar mı?


Sen benim evveli dostumsun

İblisin elinden tutmuşluğun var

Otursam şu tabureye önünde sakallarımı keser misin?

Seni tanıyorum varlığımdan beri

Sırrını ele versem,

Yakar mısın canımı?