şehrinde gemiler

sırtında şiirler yüzdüreceğim

mesela,

kaprissiz bir taziye akşamını tavsiye edeceğim

güzel müjdeleri pataklayan, ruhu imece usulü

tartaklanmış kabadayılar gibi

gecenin bu saatindeki rüzgarın istismarına uğramış

saçlarına aşılanacağım, hayalen

tane tane küstürüp, üslubu davalı bir tavırla

dağıtacağım gezegenlerin hepsini

yırtılacağım resminden bu dakikalarda

gökkuşağını, uçkurunu toplatmadan linç ettirerek

öldürteceğim yıldızlara

uçları birbirine çarpmaksızın havaya namludan saçılmış

mermilere sırlar vereceğim

ve bir denizaltısının içinde irkilip,

tanımayacağım bu kanlı karayı

acımadan, daha az önce bozgun bir taarruzla tanışmış,

körpecik köprü kenarındaki

diğer çifti kayıp topuklu ayakkabıya

bankın en köşesine kendimi yalnız başıma sıkıştırarak

tam kurtulmuşa benzeyeceğim

ve cilt cilt ayırıp,

alfabetik sıraya göre sıralayacağım kirpiklerini

sakatatları dağınık şu manzaraya karşı sigara içip,

imitasyon küfürler edeceğim

şakaklarımı limanında batırıp

özümseyeceğim mütevazı hormonlarımı

ve inceden arsızlaşacağım incinerek,

çalınmış incilerimden ötürü

daha izleyeceğim tabelaları,

okumayı sökememiş çocuk gibi

devam edeceğim çığlıktan bozma sessizliğime

ve bir uyarı tabelası vurulmadıkça suratıma

yaşayacağım demagojilerimle

bir kibrit çakıp, yalnızlığımın cephaneye çakmakla girip

onu yakamayışının çaresizliğini kutlayacağım

ensesinden kavrayıp helal sana diyeceğim,

helal olsun şüphesizliğine

şenlikleri yağmalamak için isyan senaryoları

kaynatacağım kazanlarda

fedakarlığın katranıyla

kıvranacağım omuzlarımı silkerken

intihar edenleri düşüneceğim,

kıskançlığın bütün nimetlerinden faydalanarak

ve ıslah etmeyi istemez gibi

bükmeden ıslanan paçalarımı içeri

bir taraflara koşacağım sürünerek

sürer gibi bütün cilalı kaldırımları toprağa değinceye dek

söylediklerinize inanmayarak

kılıç sallayacağım heyelanlara

ve güller düşüreceğim

alın yazımızdaki kültürsüz hürriyetimizden

felaketlerin

baş kumandanına geviş getireceğim sarı dişlerimle

elimde dağlardan apar topar üstüme indirilmiş

ağaç ve saç diplerimle

mazur görünen akşamları yatıracağım kendi kanepemde

hınzır bir yemek yiyeceğim

ölmemek için sonra çok kısaca

gelenek tanınmayan

bir kaç anarşist şiir daha yazacağım

ve hileyle tecrübe edinmemek için ilgisizce davranacağım

bütün kadınlara

ellerinin huzurunda can çekişeceğim ve tanıyorum

uykunu, o kadar tatlıydı ki onu saçma sapan bir ölümle

bölmemek üzre,

son nefesimi bile vermeyeceğim yüksek sesle



Aykut Akgül