Hiçbir şeyi savunduğun yok o kelimeler ile!

Bombaları, beddualar ile def edemezsin,

Mermileri durdurmaya yetmez duaların,

Gerçekler taşır bu dünya alem,

Yıkmaya yetmez gerçekleri, inançların.


Savaş çanlarına dur dedi mi bir kez,

Söyle! Bir kez olsun ölüme dur diye bağırdı mı?

Seni buraya gönderen tanrın,

Hiç yanarak can verdi mi?

Boğuldu mu? Ailesini kaybetti mi senin tanrın?

Her şeyin bir sınav olduğunu haykırıp durdun,

Tamam, o sınava seni sokanlar,

O sınava daha önce girdiler mi?


Sen aciz bedenin ile her gece yalvarırken,

Yalvardıkların, bir saniye olsun yalvardı mı birine?

Söyle! Söyle bilelim!

Köpekler gibi tapınalım, acıdan kaçmanın tek yolu,

İsyan etmekten kaçınmanın tek yolu,

Bu, öyle değil mi?


Her duada, kumar oynarmışçasına bekleyişin,

Her seferinde kazanacağına dair umutların,

Hiç yeşerdi mi? Hiç kazandın mı?

Çünkü hiç kazanamayan milyonlarca insan tanıyorum!


Şimdi bana tüm gerçeği fark ettiğini anlatmayı bırak,

Acımasız şu dünyanın, kederine bahaneler yaratmayı bırak!

Bırak! Dümdüz yaşa bir kez olsun,

Bir kayanın konuşamayacağından emin olduğun kadar,

Günün birinde öleceğinden emin olduğun kadar,

Emin bir şekilde, öylece, düz bir şekilde yaşa,

Hiçbir şeye bel bağlamadan aciz bedeninle,

Bir kez olsun kendini aşağılamadan, yaşa!


Ulvi, semavi, ilahi, kelimeleri bir kenara bırakalım,

Zamanla çürüyüp giden etim, kemiğimin bıraktığı gibi,

Çünkü karanlıkta tüm umutların yitip gittiğinde,

Son zerresini de harcadağın zaman ümidin,

Elden ne gelir? Ne çaresi var ölümün?

Yetmedi mi dünyada çektiğin eziyet?

Tekrar mı dar gelecek girdiğin yer?

Tüm bunları kabul ediyorsa şu aciz fikrin,

Ne halin varsa gör!


Ben ilahi adalete son bir kez teslim edeceğim,

Zihnimi, bedenimi, ruhumu.

Ki son bir kez daha esir olabileyim diye,

Sıyrılıp geçemediğim şu garip gerçeklik,

Bir kez daha alt edebilsin diye beni,

Örümcek ağı gibi örülmüş, şu ihanet sarmalı,

Birbirine sıkı sıkı bağlı keder dolu kaderler,

Son bir kere daha alaşağı etsin diye beni!


Sen yürü! Yürü!

Ne göreceğini bende merak ediyorum,

Lanet olası, gerçeklerin içinde,

Izdıraptan can çekişerek öldüğüm gibi,

Sende ölecek misin merak ediyorum!

Etin kaynar sularda tekrar tekrar kaynayacak mı,

Kemiklerin gerçekten eriyecek mi tekrar tekrar,

Ey yavrum, bunu senden çok merak ediyorum!

Aklını yine de kullanmıyorsan,

Gösterecek zamanın kırık cetvelleri sana,

Tüm hususu, tüm gerçekliği,

İşte bu yüzden,

Canın inandığına,

Ne halin varsa gör!