Korsk gördüğü rüyanın etkisinden tamamen sıyrılmış bir şekilde karşısındaki çalıların arasından ona bakan bir çift göze odaklanmıştı. ''Ne zamandır orada durmuş beni gözetliyorsun bakalım.'' diye geçirdi zihninden. '' Balıkların kokusu seni buraya çektiyse çok geç kaldın. Hepsi midemde olmaktan mutlular şu an.'' dedi önündeki karartıya. Gözlerini kırpmasına bile zamanı olmadan o karartı dev bir kas yığınına dönüştü. Korsk, Symanlar dışında bu derece sağlıklı bir vücuda sahip hiç kimseyi daha önce görmediğine emindi.

''Senin gibi kemik yığını biri otla beslenir zannediyordum. Balıkların etini hak ettiğini düşünmen komikmiş.'' diye karşılık verdi bu garip yabancıya Wıfy. ''Temkinli olmalıyım, yanlız başına bu gölete gelmemiş olabilir. Öğrenelim bakalım kim olduğunu ve dostlarının nerede olduğunu. En fazla tek elimle boynunu kuru dal niyetiyle kırar geçerim'' diyerek planına koyuldu genç adam.

''Kas yığını olan biri kemik yığını diye adlandırdığı kişiden korkuyorsa, cesaretin fiziksel olmadığını kanıtladığın için teşekkür ederim.'' dedi Korks en sevimli kahkahasıyla. Karşısındaki gencin aklından geçenleri okuyormuş gibi yaparak. ''Kim bilir ne zamandır izliyorsun beni oradan ve hala tek adım dahi atmadın bana doğru. İki ihtimal var ya kemik gibi olanlara yabancısın ya da yanlız olup olmadığımı hesaplama niyetindesin. İki ihtimalde de korkaksın.'' diyerek alay etti genç adamla.

Bakışlarında ki karanlığın sebebini merak ediyordu en çok aslında bu çelimsiz vücudun Wıfy. Şimdi ise görünüşüne rağmen hızlı yorumlama yeteneğinden dolayı erken yargıladığını anladı yabancı genci.'' Doğru tahmin ettin. Senin gibi birinin ormanda yalnız dolaşacağını inanmıyorum. Malum dünya pek güvenli bir yer de değil. Temkinli olmakta fayda var değil mi?'' diyerek kolay av olmadığını göstermek istedi her ne kadar bu alaycı gülümsemeye güzel bir yumruk ile karşılık vermek istese de.

''Sinirlenme!'' dedi Korks, Wıfy'in aklından geçenleri gerçekten görüyormuş gibi. '' Yaratıcım dışında kimse yok yanımda. Endişeleneceğin tek şey komik olmayan espirilerim.'' dedi Korks sevecen bir tavırla. Yaklaşması için eliyle işaret etti Wıfy'e.

İstemsiz adım atmaya başlayan adam şaşırdı yaptığı harekete. '' Tek el hareketi ile nasıl beni etkiledi bu şimdi. Büyücü mü yoksa bu deli? diye düşünerek yavaşça yaklaştı Korsk'a doğru. ''Neydi o yaptığın?'' ''Ne neydi?'' diye sordu Korsk. ''Elinle yaptığın o şey de neydi? Düşünmeden itaat ettim sana, hiç bana göre değil bu durum.'' dedi Wıfy. ''Bu mu?'' diyerek tekrar eliyle aynı gel işaretini yaptı Korsk. ''Bir davet hareketi. Genelde insanlar uzakta onu duymayacak olan diğerlerine böyle işaret eder gelmesini istediğinde.'' dedi öğretmen edasıyla. ''Ne anlama geldiğini biliyorum aptal, sadece etkisi farklıydı neyse tamam önemi yok.'' diyerek kapatmaya çalıştı konuyu. '' Bir aptal mı yoksa bir dahi mi çözemiyorum.'' dedi kendi kendine.

Korsk yeni tanıştığı bu gençten hoşlanmıştı. Açıkça dile getirmesi duygularını iyiye işaretti. Bu zamana kadar tanıştığı kişiler hep ima ile hareket eder gerçeklerini saklarlardı etrafındakilerden. Daha fazla tanımak istiyordu artık onu. ''Evrenim seni karşıma bir amaç için çıkardı. Henüz bilmiyor olabilirsin ama öğreneceksin merak etme.'' dedi kendi kendine.

''Uzun süredir yürüyorum bu alanda, gördüğüm ilk insan da sensin. Ailen ya da topluluğun uzakta mı?'' diye sordu Wıfy duyacağı cevaba güvenmemeyi kendine tembihleyerek. Korsk bir süre düşündükten sonra nereden geldiğini amacının ne olduğunu veya gerçekte neler olduğunu söylememe kararı aldı. Korkutmak ve endişenlendirmek istemedi yeni arkadaşını. Yaşadıklarımı bilmesinin bir yararı olmaz bana şuan diye geçirdi süzgecinden. ''Thark olanlardan uzak durmalısın.'' dedi iç sesi ona.

''Merhaba. Benim adım Korsk.'' dedi sadece. Normal bir tanışmanın bu şekilde olmasına karar vererek. ''Ciddi misin sen? Merhaba mı? Dostum, kaç zamandır konuşuyoruz zaten. Yediğin o balık her ne ise söylede yanlışlıkla ben de yemeyeyim.'' diyerek gülmeye başladı Wıfy.

Kahkası o kadar çok hoşuna gitmişti, Korsk da dayanamayarak gülmeye başladı elleriyle toprağa vurarak.

Gülmesinin sesinden mi yoksa yaptığı bu garip toprak dövme hareketinden mi bilemedi ama yanındakinin deli olduğuna emin oldu Wıfy. ''Günlerdir yürüyorum ve karşıma bu çelimsiz manyaktan başka bir şey çıkmaması şansımın göstergesi işte.'' diyerek iç geçirdi. ''Ben de Wıfy. Merhaba.'' diyerek karşılık verdi en sonunda.

''Neden tek başınasın, burada kimse arkadaş olarak istemiyor mu seni yoksa Korsk?'' diye sordu Wıfy hemen. Güneş, etkisini yavaşça kaybederken göletin kıyısında daha fazla kalmak istemiyordu onunla. Hızlıca sohbet etmeyi ve öğrenmesi gerekeni öğrenip yoluna devam etmeliydi.

''Daha önce de söyledim sana. Yaratıcım dışında kimsem yok benim. O da ben nerede olursam olayım benimle zaten. Tek olarak yaşıyorum bu gezegende. Topluluğa ya da bir aileye sahip değilim. Gördüğüm her yer evim benim. Konuştuğum her şey de arkadaşım.'' dedi. Duyduklarından etkilenen Wıfy, üzüldü bu aciz görünen kişiye. ''Peki nasıl hayatta kalmayı başardın? Yalnız biri için çok tehlikeli bu gezegen. Bu güçsüz bedenle hayatta kalmana şaşırdım açıkcası o yüzden soruyorum.'' diye karşılık verdi. ''Ailem uzun zaman önce terk etti beni, sanırım tek olarak yaşamayı öğrenmemi istediler. Sonuçta ebeveyn dediğin iyiliğini düşünür çocuklarının. Nasıl hayatta kaldığımın sorusunun cevabı da basit aslında. Bununla.'' diyerek kafasını işaret etti Korsk. Wıfy, bu genç adamın delirmesine şaşmamalı kim bilir neler yaşadı karanlık ormanlarda diye geçirdi içinden. Her geçen anda daha da bağlanıyordu ona. ''Garip bir his veriyor. Sıcaklık gibi birşeyler yayılıyor vücuduma o konuştukça.''

''Peki ya sen?'' diye sordu Korsk, tuhaf sessizliği bozan o oldu. '' Senin ne işin var burda? Uzun zamandır yürüyorum demiştin nereden geliyorsun? Wıfy yaşadıklarını düşündü önce. En sevdiği böceklerin elinden kaçmasını, evlerine döndüğünde küçük kardeşi Salma'nın cansız bedenini gördüğü anı, Kira'nın anlattığı hikayeyi ve bulduğu ipucunu düşündü. Günlerdir zorlu şartlarda ilerlediği yolların onu buraya getirmesini, karşılığında hiçbir şey elde edemeyişini geçirdi yorgun zihninden. ''Konuşmak istemiyorum daha fazla.'' dedi Korsk'a dönerek. ''Güneş batmak üzere fazla vakit yok sığınacak bir yer bulsam iyi olur.'' dedi ayağa kalkarak. Korsk ise tüm alana hakim biri gibi davranarak: ''Yardım istediğini kabul ediyorum. Senin için iyi bir yer bulabilirim.'' dedi ve gülüşü ile tekrardan yükselmesini sağlayacakmış gibi yüzünü güneşe doğrulttu.

Her yanını sarmaşıkların sardığı, aradaki boşluklarından zar zor seçilen paslı demirlerin bulunduğu, yüzlerce yıl öncesine ait bir yapı çıktı karşılarına. Yapının ayakta kalan kısmı etrafındaki otlar sayesinde yağmurdan ve rüzgardan koruyabilirdi onları. Topladıkları kuru ot ve dallarla ateş yaktılar önce. Wıfy ardından sırt çantasından çıkardığı yemekleri paylaşmak için Korsk ile ikisinin ortasına yerleştirdi tüm yiyeceklerini. Yarım elma dışında hiçbir şeye dokunmadığını fark etti Korsk'un. ''Böyle az yersen tabii ki irileşmezsin.'' dedi Wıfy. Korsk ise uzak bir noktaya kilitlenmiş şekilde hiçbir şey söylemeden öylece oturuyordu elinde ki elma ile. Aynı yöne odoğru bakışlarını çeviren Wıfy, hiçbir şey göremeyince yemeğine devam etti. ''Senin gibi bir manyak gözünü kapatmadan da uyuyabiliyor sanırım.'' dedi ağzından fırlayan yemek parçalarıyla.

Wıfy farketmeden çantasından yemekleri çıkarırken, ipucu olarak yanına aldığı minik tüpteki mavi sıvıyıda ortaya koymuştu. Korsk elmaya uzandığı sırada tüpü ve içindekini görmüş ve ne olduğunu hemen anlamıştı. Ne kadar uzaklaşırsa uzaklaşsın karşısına çıkıyordu geçmişin izleri. Bu sıvı bir şekilde yeni arkadaşının eline geçmişti evet sebebini öğrenebilirdi daha sonra. Asıl merak ettiği şey, bu kadar uzakta bile izler varsa onlardan, gezegenin hangi noktasına kadar yayıldıklarıydı. Merkezlerinin Yetimhane ile sınırlı olduğunu düşünmesi aptallıktı zaten. İnsanlığa karşı bir savaştı bu. İnsanın olduğu heryer savaş cephesi sayılırdı. Üs kurulması gereken bir cephe.

Tüpü eline alan Korsk, “Nedir bu şişenin içindeki?'' diye sordu ilk kez görüyormuş gibi davranarak. Parlayan mavi sıvıyı gören Wıfy, ağzında ki lokmayı yutmak için bir hayli çabaladıktan sonra öfkeli bir şekilde Korsk'un elinden alarak tüpü ''Seni ilgilendirmeyen konulara burnunu sokmamalısın, ailen öğretmedi mi sana? Ah doğru! senin bir ailen yoktu değil mi?” diyerek kızgınlığını alay ederek saklamaya çalıştı. Korsk ise duyduklarından memnun olmuş bir şekilde tebessüm etmekle yetindi. Minik bir tüp mavi sıvı bile kızdırıyorsa o da benim gibi düşmanını belirlemiş demektir diye düşündü.

''Yemeklerin arasında görünce sizin topluluğa ait bir yiyecek olduğunu düşündüm o yüzden.'' diye karşılık verdi. ''Benim topluluğum böyle birşey yemez. Seni de hiç ilgilendirmez.'' diyerek yerdeki tüm herşeyi toplayıp çantasına geri yerleştirdi telaşla Wıfy. ''Neyse, önemli değil, zaten meraklı biriyim sadece, o kadar.'' dedi Korsk. ''Ne de olsa sonra anlatacaksın.'' Konunun biran önce kapanması istediğini belli eden bir hareketle sırtını döndü Wıfy. ''Uyusak iyi olur artık. Sabah erkenden yola çıkmak istiyorum.'' dedi ve çantasını başının altına alarak yüzü ateşe doğru gözlerini kapattı.

Korsk, ''Öfkesine bakılırsa belli ki hiç iyi bür şey olmamış geçmişinde bu adamın. Rahiplerle tanışmanın zevkine erişen birini karşıma çıkardığın için teşekkürlerimi sunuyorum sana sevgili yaratıcım.'' diyerek o da arkadaşı gibi gözlerini kapattı ve tekrar daldı Rüyalar Alemine.

Sabah, tüm vücudunda hissettiği bir ağrı ile uyandı Wıfy. Taş ya da ıslak zeminlerde uyumaya alışık olan vücudunun böyle rahat otların üzerinde uyumasına rağmen neden ağrıdığına anlam veremedi. Ayağa kalmak için doğrulmaya çalıştığında başı dönünce tekrar uzandı yere. Ne olduğunu çözmeye çalışırken karşısında neşe içerisinde ağaçlarla konuşan Korsk'u gördü. ''Hey Orman Delisi! Buraya bak. Kalkamıyorum yerimden, dün akşam bir şey mi oldu, tüm vücudum ağrı içinde.'' diye bağırmaya başladı. Yavaşça ve yüzünde sevimli bir gülümseme ile yaklaştı Korsk genç adama doğru.

''Önemli bir şey yok. Zehirledim sadece seni. Uyuduğun sırada burada bulduğum birkaç ot ile hazırladığım macunu bacaklarına ve kollarına sürdüm. Geçici olarak felç olacaksın, onun dışında endişenlemene gerek yok. Hayvanlardan koruyacağıma söz veriyorum bedenini.'' diyerek nefesini hissedecek kadar yaklaştı Wıfy'e. ''Şimdi söyle bakalım iri adam. Onu nereden buldun?''