bi' dumanda üflerdi kadın

saçlarından sızan teri

lüle lüle dağılırdı içi

yüzüne dokunan her parmak izine

şehrin rimelleri çenesinde sızlarken

ninni avutmaz dilini

uyuyamaz ki otel çarşafında


anka renklerine yükselişten sonra

kemikleri kırılmış gibi ağrılı pişmanlıklar

boşluk doldurmayı becermek ayrı

bütün olmayı bilmek ayrı

farklı tavanlarda her keşfedişinde

"neticede hepimiz otel çarşafıyız" diye düşünüp avunurdu

"beyaz olmamız masum olduğumuz anlamına gelmiyor."