devrik bir cümlenin içine doğru oyulmuş olsa da içimdeki kelimelerin boşluğu,

adın her cümleyi tamamlamıştı sanmıştım

seni bir jiletle içime kazımış, kan ile tanışmıştım, kelime ile tanışmıştım.

ama öyle sanmıştım, yanılmıştım, yanmıştım.

sadece bir gülüşte küçük bir meltem aramıştım.


aşk kalbime ilk defa bir sustalıyla seslenmişti beşinci bir mevsimde, serseriydi

kulak zarım sesin ile kanamıştı, ellerini çok iyi tanımıştım.


hayır hayır onu çok iyi değil biraz tanıdım ve resmettim, 

ve muhtemelen bir ressam görseydi, bakamayan gözlerime fırça saplardı


anlatıldığı biçime evrilip dururdu işte her şey vitrininde, 

yalnızca, farklı hisler etin derinindeki nüksedişi farklı fırçalarla tarardı, derindi

renk aynı renk fakat tuvalin yıpranışı emerdi tesiri

bir ressam görse baktığım boşluğu, 

kan ile suladığı bir siyahla resmederdi otoportresini


toprak bu renktir, deniz bu renktir, gökyüzü...

peki ya bir rıhtımla ilişkisi nedir bir çiçeğin?

peki ya ressamla bir şiirin?

sana uzak olmakla ölümün?


okyanusla sulansa da yeşermeyecek bir krizantemdir et

felaket ve yazları çok kurak

sonbaharlarda bir bıçakla değişiyor kalbini saçlarındaki iklim, acıtıyor

peki ya bir valizle ilkbaharın?


hissin kıblesine dönmüş, ellerim varmış da hayat yokmuş, tanrı yokmuş

tuttuğum sihirli basamak gökyüzüne değil magmaya gidiyormuş

aşağıdan aşağıya çıktım aşk ile


hayır hayır onu iyi tanımadım gözlerini gördüm ve resmettim

bir şair benden önce görse aynısını yapardı

merkezine kadın heykeli dikilmiş bir cinayet gibi ömrüm, takva


ve böyle başarılı olursun, bir urganla, overdose ile

yaşamaya değer olduğunu söyledikleri şeylere bak ya da delirmeye

ya da yaşamamaya değer olduklarını söyledikleri şeylere bak ya da yaşayamamaya

işte böyle akrabayız aslında yağmursuz bir gökyüzüyle ve kurak ovalarla tek başına

kendini bulmak için kendi etini yırtıp kendi içine neredesin diye bağıran bir deliyle

işte böyle akrabayız saçlarındaki iklimle ve kalbinin yerini alan keskin eylülle

acıyor


devrik bir cümlenin içine doğru oyulmuş olsa da içimdeki kelimelerin boşluğu,

adın her cümleyi tamamlamıştı sanmıştım

seni bir jiletle içime kazımış, ölene kadar adını tekrarlamıştım.

yanmıştım