"Nihayet Sabırhane'ye geldin, yıllardır bekliyorduk seni." 


Kahya, Dervişten karşılık beklercesine durdu. Dervişin herhangi bir soruya, cümleye karşılık verebilecek bir ruh hali yoktu ne yazık ki. O, şu an gördüğü bu korkunçlukları zihin ve ruh süzgecinden geçirmekle meşguldü. Kim bilir daha nelerle karşılaşacaktı, bunu düşünüyordu. Zaten suskunluk yeminini bozmaya da niyeti yoktu. Dokuz bin üç yüz otuz altı gündür konuşmuyordu. Suskunluk yemininin tek panzehiri “Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü” ya da iadei selamdan ibaretti. Yirmi beş yıldır ağzını Allah sözünden başka bir şey açmıyordu Dervişin. Her ne olduysa o günden beri konuşmamış, her türlü işkenceye dahi susmuştu. Kahya, onun bu yeminini bildiği için çok beklemeden devam etti.


"Burada, dünyanın hiçbir zevki yoktur. Belirli günler dışında meyve yemeyiz, şarabımız yalnızca iflah olana yeter. Şarkı söylemek, mırıldanmak ya da kafiyeli konuşmak azap sebebidir. Bazı geceler ay, bazı gündüzler güneş yasak. Zina yasak olduğu gibi, aklından geçirmek bile bir azap sebebi olacak. Burada senin gibi günahkarlar ile birlikte kalacaksın. Günahların affedilene kadar ya da günahını kabul edene kadar Sabırhanede kalacaksın. Henüz kimsenin günahı affedilmedi ya da kimse günahını kabuk etmedi. Seni konuşman için zorlamayacağız ama konuşmanı istediğimiz zamanlarda bize söyleyecek bir şeyin olmaz ise karşılığında azap çekeceksin. Günde yalnızca bir öğün yeriz. O da, çorba; ekmek ve sudan ibaret. Şimdi merdivenleri takip et. Bilmeniz gereken şeyler olduğunda ben her zaman buradayım."


Kahya, tüm bunları aynı alaycılıkla söylüyordu, ses tonu değişmemişti bile. Hatta vücudu kımıldamadan öylece durarak konuşmuştu. Bu tavırlardan etkilenen Derviş, kendi günahlarını hatırladı. Yüreğinde bir sızı baş verdi. Vücudu ılıklaşmış, ardından kavrulmuş, sonunda ise alevlenmiş gibi hissetti. Kahya ise hala kırağı içerisindeki yüz ifadesiyle ona bakıyor, ellerini birbirine geçirdiği manşetlerinden yavaşça ayırıyordu. 


"Güneş doğduğunda, geleceğim." Diyerek, havada süzülüyormuş gibi işkence kapısına doğru hareket etti.