Yine yeniden şiir yazarken buluyorum kendimi,

Ama sen, şiir neden yazılır onu bile bilmiyorsun,

Kelimeler yüreğimde kanayan bir yara,

Her biri, zehir gibi damlar kalemimden.


Gecenin karanlığında kıvranan bir alev,

İçimde büyüyen bu öfke, bu kin,

Senin bilmediğin, anlayamadığın bir lanet,

Her dize, bir intikam fısıldar sessizliğe.


Gözlerimde bir gölge gibi gezinen nefret,

Bir kurşun misali ağır, ruhumu delen.

Sözlerim, kinle yoğrulmuş bir kılıç,

Her darbede biraz daha keskinleşen.


Belki de şiir, nefretin en saf hali,

Zifiri bir gecede parlayan bir yıldırım,

Her mısra bir lanet, yüzüme vuran,

Ve ben, bu lanetin içinde yanıp kavrulan.


Ama sen, şiir neden yazılır bilmiyorsun,

Bilsen de yüreğin yetmez bu karanlığa,

Çünkü bazı acılar küle dönmez,

Bazı yaralar, yalnız nefretten beslenir,

Ve karanlık, hep içimde, hiç dinmez.

Sen, şiir neden yazılır bilmiyorsun.