Ekim düşünün üşüyüşü ürpertti yeşil yüzlü gökyüzünün körlüğünü.
Köylü kızlarının derin aşkının ızdırabını ıslattı Uludağ’daki kutlamalar.
Mehtapla şafağın falsettoları ferahlattı ahı alınan avcının vicdanını.
Anı alt et, üfürükçünün kükreyişinin kovanında.
Terk et, gündüzün üzümsü müziklerini.
Gark et, sunakta sun usunu ve
Affet, bir akşamüstü sütünü tüketirken kül kedisini sineye çeken sezaryen zeytin yemliklerinin düzmecelerini.
Hecelerin simyasını anlıyorum işte ve masalsı sisli sahnedeki sopranolarının düvelliğini.
Ama Şakiro daha varis kulağıma şu an,
mayınlıyor ayın 14’ünde ince do ile.
dünkü çocuklar topluyor şeker falan,
ayılıyor yılgın yalan yürütüyor bir şişe.
EmreFeliçita
2020-08-25T10:11:00+03:00teşekkürler hepinize yorumlarınız için.
Muhammed Dalpalta
2020-08-25T01:38:58+03:00Alışık olmadığım bir estetik anlayışı ile yazılmış. Klasik ezgiler yaratmaktan yerine dijital ritimler oluşturulmak istenmiş olabilir. Kaleminize sağlık.
Metin Tekin
2020-08-24T16:58:14+03:00sembolizmin çok güzel örneklerinden biri olmuş. tebrikler kaleminize sağlık.
EmreFeliçita
2020-08-24T16:32:44+03:00teşekkürler
Bektaş Şenel
2020-08-24T14:58:52+03:00İlginç ve kendine has bir üslup okudum. Benim açımdan keyifliydi. Beğendim. Kalemine sağlık.