şu omuzlarımdan öp, yükümü hafiflet
şu ellerimden tut, tüm düşmüşlüğüm ardımda kalsın.
ardım, dizleri yeşil yamalı pantolonlarım
ardım, ezilmiş parmaklarımdaki kabuk
ardım, uzun birçok uykusuzluk
ardım bir kapı gıcırtısı nefeslerde büyümüş
beni ancak bu biçimsizlik yaşatır.
çocuk parkları artık boş ve salıncakları rüzgâr sallıyor
şu gözlerime bak ve beni oraya götür.
sevdiğin şarkıları dinlerken nakaratlarında
gülümseyip kelimeleri ağzımda yuvarlayayım.
yanaklarında açan goncalara şu pencereler şahit olsun.
şu zeytin ağaçları, şu renkli bilyeler.
benim içimi hep bunlar rahatlattı.
bütün putlar yıkılmışlardı hani
berrak sular bir daha kirlenmezdi gönlüm!
ateş yakmadı İbrahim'i de,
bir su damlası yaktı beni cayır cayır.
ah eriyen hislerim mi yalnızca, neden varım?
keşke uçursa şu parklarda rüzgârlar hârım.
şu cümlelerimi sar
tüm düş'müşlerim ardımda kalsın.
kürek kemiklerimi balyozlar kırdı
oysa olduğum yerde kendimle yorulmuştum
boynumdaki damarları bir zamanlar çizen nefesin
şimdi yalnızlığımdaki sessizliği yoğurdu.
yalın ayak bir ormanda yürür gibi
sağım, solum ve yönüm aynı.
böyle gelmişliğim ve böyle geçmişliğime inancım
seni izler gibi hürdü.
şu gündüzlerimi bul.
şu kafesimi yar ve özgürlüğümü ver.
sonu ancak, başlangıçlar bulur.
Erhan Karaman
2022-07-14T12:35:48+03:00Teşekkür ederim yorumunuz için. Saygılarımla.
Kenan Birkan
2022-07-13T23:39:40+03:00Emin olamadım aslında fakat şiirin ahengi, beni kendisine çekti. Kaleminize sağlık.