Şu insan kanı kokan sol tarafım bir şeyler ölüp duruyor,

Önemsiz gibi sanki, ne dersin,

Zaten bir bakarsın ölen tarafın tekrardan gülücükler saçarak ötüp diriliyor,

Bana sadece bir dal bırak, ya da al git onu da,

Bıraktım dalları, bırak kollarım yeşersin.

Hadi gülümse,

Umurumdasın yalan yok, fakat yaşam bizim için de var,

Bu yüzden de sen bunu okurken, sadece kurduğum bir hayalsin, yok öyle bir şey.

Şu bahar terleri gibi kirli bir hatıra, neyin nesi biliyorum,

Ağlama, çünkü aşkın içinde ağlamak da var,

Anlamalısın neyi anlattığımı,

Yaşanıp biteni, hani diyorum ya, yok öyle bir şey.

Olmadı da,

Olsa ne olacaktı ki.

Bir düş kırıklığının yarattığı mutluluğu sadece yaşamayı bilenler görebilir,

Hatta kör olsalar bile.

Acıyla kıvranırken kahkaha atmayanlar hep haksızlığa uğrar kendi değimlerine göre,

Oysa, nedir farkımız ötekinden?

Nedir seni sen yapan şey, söylesene.



Islanmış bir ekmek parçası gibi dönmüş özüne,

Ne bir el görür üzerinde, ne layık bilir kendini ağızlara.

Birisidir o,

Aralarından birisi işte,

Ne ses çıkarır rahatsız etmemek için,

Ne de anlatabilir kendisine niçin sustuğunu.

Bir adım ileri, bin adım geri,

Bir tarafım uslu, diğer taraflarım serseri.

Anlat bakalım düşler diyarında neleri kaçırdığımı,

Anlat bakalım nasıl sahtedir sevinçlerin,

Anlatmaya çalış kafanın içini.

Diyelim ki günden güne sarıp sarmalar seni hayatın büyüsü,

Diyelim ki şimdi bir şeyler yapmaktasın,

Bana ne,

Çekilmiş renklerin ve seslerin belirsiz olduğu bir köşeye,

Bana ne diyorum.