pişman bir piyano tevazusuyla

ismimi getir bana ve her olasılık sahici

ama mevzu değil

giymiş olduğum gitmiş olduğun gerçeğidir

susmanın bir rengi olsaydı şayet

bir kurşunun sıkılması hangi renkten esinlenildi

en sert tavırdır intihar ve sevişmek

bir nevi otopsi değil midir

bu sonbaharın akşamını sen nereden buldun getirdin

yemin etmek, yalvarmanın en haydut dili

koridorlar lafı uzatmayı sever

biz biraz da apartman girişleriyle haşır neşiriz

bisiklet cinayet aleti olamaz

fakat birileri adını çıkarmış sana baş kaldırmanın

o gece

şişman mı şişman bir viski şişesi çizmiş kaderimi

baldırımda cenin şeklinde bir balıkçı çakısının izi

iki tomar bembeyaz havlu kanlar içinde

ruhum şeytana şarkılar söylemek için

yeni baştan facialar yaratmış

saçlarını topuz yapmış bir hastane köşesi hatırlıyorum

arzularım galiba benden daha iyi şahitler buldu

kendi mazime

ya uykuya dalacaktım ya tenin erken bir vakti işaret

ediyordu bana

gitmek, sırt çantamın hıçkırıklarıyla kamburuma

dolanmış keskin bir misina

şimdi her sırrını mırıldanmaya başlıyorum

ikinci kadehle

çekmeceler kırıyorum

ve hep aynı yerinden kaburgamın

dönüyor kadraja yüzünü yüzüm

ve iki yakamda da upuzun koridorlar

cezamı ahaliye benimle ihbar eden tuhaf hatalarımın

perde arkası masumiyeti

her cinayetiyle aslında bütün katiller

seni bana anlatmak istemiş

eteğinle şahlanan aklımın

kırbaçlara gülümseyen erketesi

ben seni ejderhaların elinden kurtarmak isterdim

isterdim de

sadece sabahın köründe kalkıp işe gitmem gerekti

zaten sarhoştum, zaten yalnızdım,

zaten olmayacaktın da artık

yahu ejderhalar da yalanmış

inan buna gidişin kadar çok şaşırdım

şimdi ben seni kimlerin arasından kurtarmanın

hayaliyle kahraman olamadığım gerçeğine ağlayayım

bir düşün, çekiç mi, kılıç mı, yoksa belimde onurumla

şakalaşıp duran silah mı

sessizliğim ayak seslerine gelsin

inanıyorum,

bütün kapıların sürgüsünü kıracak olan sensin

ve sensin bütün şemsiyelerin korktuğu o yağmur

intikamlarınla efsanesin sen

her volkanik patlamanın dudaklarını kemiren

yanındayken zamanı

neresinden tutup oymuşlarsa hayatıma

ben ölümden korkmayı sana karşı çıkmak bildim

karanlıkta sessizce koştuğu için

parçalanmış atlar görüp


Aykut Akgül